Ay ışığı altında, Halil ve Derin kasabanın dar sokaklarında koşuyordu. Arkalarından gelen ayak sesleri her geçen saniye daha da yaklaşıyordu. Maskeli adamların fener ışıkları, duvarların gölgelerine yansıyordu.
— Bu tarafa! dedi Halil, Derin'in elini sımsıkı kavrayarak.
Nefes nefese koşarlarken Derin'in ayakları taşa takıldı, az kalsın yere düşüyordu. Halil onu hızla yakaladı, kollarına sardı. Bir anlığına zaman durmuş gibiydi; sadece kalp atışları vardı.
— İyi misin?
— Sen yanımdayken… iyiyim, dedi Derin, gözlerinden korku ve sevgi aynı anda taşarak.
Peşlerinden gelen ayak sesleri daha da çoğalmıştı. Halil, dar bir geçide yöneldi. Burası kasabanın eskiden kullanılmayan eski değirmenine çıkıyordu. Çocukken oyun oynadıkları, kimsenin uğramadığı bir yerdi.
Değirmene girdiklerinde içeri zifiri karanlıktı. Sadece kırık pencerelerden süzülen ay ışığıyla ortam loş bir şekilde aydınlanıyordu. Nefeslerini tutarak duvara yaslandılar.
Dışarıda maskeli adamların sesleri yankılandı:
— Onlar buraya girmiş olmalı!
— Arayın her yeri!
Derin, korkuyla Halil'in göğsüne yaslandı. Halil, onun saçlarını okşadı, kulağına fısıldadı:
— Korkma. Buradayım. Seni asla bırakmam.
Derin'in gözlerinden yaş süzülürken, kalbi Halil'in sıcaklığıyla hızla çarpıyordu. O an bütün korkularına rağmen içinde tarifsiz bir güven vardı.
— Halil… senin yanında olmak, bana hayat veriyor. Ne olursa olsun, seninle savaşacağım.
Halil, gözlerinin içine baktı. Dudakları titreyerek bir gülümseme belirdi.
— Sen benim en büyük cesaretimsin, Derin. Sensiz hiçbir savaşı kazanamam.
İkisi, saklandıkları karanlık köşede birbirlerine sarıldılar. Dışarıdaki uğultu, içerideki kalp atışlarına karıştı. Maskeli adamların sesleri yavaş yavaş uzaklaştı. Şimdilik güvendeydiler.
Halil derin bir nefes aldı.
— Burada fazla kalamayız. Ama bu geceyi atlatmamız için burası güvenli bir sığınak.
Derin başını onun omzuna yasladı.
— Sen yanımdayken… burası bana bir saray gibi geliyor.
Gece ilerlerken, değirmenin loş duvarları arasında sadece gölgeler ve iki kalbin uyumu vardı. Tehlike kapıda olsa da, aşkları onları ayakta tutuyordu.