Ficool

Chapter 3 - GÜNLÜĞÜN SIRRI

Gece boyunca uyuyamadım. Arda'nın sözleri beynimde yankılanıyordu:

"Senin anneni tanıyordum… O ölmedi. O seçildi."

Bir yalan olmalıydı. Annem yıllar önce ölmüştü. Onu kendi gözlerimle toprağa koyduklarını görmüştüm. Ama zihnimde bir anı beliriverdi: Küçükken, annemin mezarı başında gizlice ağlarken babamın bana söylediği o cümle:

"Elif, annen huzura kavuştu. Sorgulama artık."

Ama mezar… mezarın içini hiç görmemiştim.

Gözlerim günlüğe kaydı. Annemin defteri, bana kalan tek şey. Sayfaları çevirdim. Çoğu yazı anlaşılmazdı; şifreli gibi. Ama bir yerde durdum. Eğri büğrü bir satır vardı:

"Karanlık beni çağırıyor. Eğer kızım bunu okuyorsa, bilsin ki kanımdaki ateş bana ihanet etti."

Kalem elimden düştü. Ne demek istiyordu?

Tam o sırada pencerenin camına üç tık sesi geldi. Kalbim yerinden çıkacak gibi oldu. Perdeleri araladım. Oradaydı. Yine.

Arda.

Pencereyi açmadım.

— Ne istiyorsun benden? —dedim titreyerek.

Arda gözlerini kıstı.

— Gerçeği öğrenmek istiyorsun, değil mi?

— Bana oyun oynuyorsun! Annem öldü! Sen… sen saçmalıyorsun!

Arda gülümsedi ama bu gülümseme soğuktu.

— Hayır, Elif. Annen ölmedi. Ölüler nefes almaz. Senin annen hâlâ nefes alıyor.

Boğazım düğümlendi.

— Bu imkânsız… Onun mezarı var. Onu gömdüler…

— O tabut boştu. —dedi fısıltıyla. — Onu toprağa koyduklarında içinde kimse yoktu.

Bir adım geri çekildim.

— Yalan söylüyorsun!

Arda yüzünü bana yaklaştırdı, gözleri alev gibi parladı.

— Hayır, sana yalan söylemiyorum. Senin annen… bizim gibi.

Nefesim kesildi.

— Bizim gibi mi?

— O artık insandan çok… vampirdi.

Dizlerim titredi.

— Hayır… hayır bu olamaz…

Arda elini cama koydu. Soğukluğu parmaklarımdan içeri sızıyordu.

— Gerçek acıtır, Elif. Ama saklandıkça daha da can yakar. Senin annen Lucian'ın seçimiydi. Ve sen… onun mirasısın.

Gözlerimden yaşlar aktı.

— Bunu neden bana söylüyorsun? Neden şimdi?

Arda başını eğdi.

— Çünkü seni korumak istiyorum. Lucian, senin peşinde. Eğer gerçekleri öğrenmezsen… seni annene yaptığından daha beterini yapacak.

Bütün dünyam altüst olmuştu. Annem ölmüş değildi… ama bu daha mı iyiydi? Belki de ölüm, onun başına gelenlerden daha şefkatliydi.

Arda'nın sesi fısıltıya dönüştü:

— Bana güvenmek zorunda değilsin. Ama eğer hayatta kalmak istiyorsan… yanımda durmak zorundasın.

Gözyaşlarımı sildim. Kalbim korkuyla çarpıyordu ama aynı zamanda garip bir sıcaklık vardı içimde.

— Sana neden güveneyim? Sen de bir vampirsin.

Arda gözlerimin içine baktı. İlk defa sesi titredi.

— Çünkü… sana zarar vermek istemeyen tek vampir benim.

---

More Chapters