Ficool

Chapter 1 - KIRMIZI DOLUNAY

O gece gökyüzüne baktığımda, ayın rengi beni nefessiz bıraktı. Dolunay her zamankinden çok daha büyüktü ve parlak beyaz değil, kan kırmızısıydı. Öyle bir kızıllık ki, sanki gökten aşağıya kan damlıyor, bütün kasabayı sessizce boğuyordu.

Perdeleri kapatmak istedim ama elim havada asılı kaldı. Çünkü ormanın kenarında, ay ışığının aydınlattığı gölgeler arasında birini gördüm. Uzun boylu, ince yapılı bir silüet. Kıpırdamadan bana bakıyordu. Gözlerini seçememem gerekiyordu ama seçtim. Buz gibi, aynı zamanda yanıcı bir bakış. Kalbim deli gibi çarpmaya başladı.

Bir adım geri çekildim. Gözlerimi kapatıp açtığımda silüet yok olmuştu. Sanki hiç var olmamış gibiydi. Ama hissettiğim şey o kadar güçlüydü ki, hayal olamazdı.

Sabaha kadar uyuyamadım. İçimde aynı soru dönüp dolaştı: "Kimdi o?"

Ertesi gün okul yolunda kalabalığın içinde yürürken onu tekrar gördüm. Siyah paltosunun içinde sessizce yürüyordu, elinde eski görünümlü bir kitap vardı. Annemin ölümünden sonra bana kalan günlüğe çok benziyordu. Yanımdan geçtiğinde, hafifçe eğildi ve neredeyse duyulmaz bir sesle fısıldadı:

"Gerçeği öğrenmek istiyorsan, gece yarısı beni bul."

O an kalbim yerinden çıkacak gibi oldu. Korku değildi sadece hissettiğim… İçimde onu bulmaya dair dayanılmaz bir istek vardı.

Gece yarısı… Ay yine kızıl renkte parlıyordu. Ben, elimde annemin günlüğüyle gizlice evden çıktım. Ay ışığının altında ormana doğru yürürken ayaklarım titriyordu. İçimdeki ses sürekli "geri dön" diyordu, ama kalbim "git" diye haykırıyordu.

Ormanın derinliklerinde durdum. Rüzgâr esiyor, yapraklar hışırdıyordu. Sonra birden, arkamdan bir fısıltı duydum:

— Geldin.

O döndüğümde oradaydı. Ay ışığında yüzünü net gördüm. Solgun, neredeyse beyaz bir ten… Koyu siyah saçlar, keskin çizgiler ve gözlerinde yanan kırmızı bir parıltı.

Dilimin ucuna sadece tek bir kel

More Chapters