Küçük kafede öğle saatlerinin yoğunluğu vardı. Masal, ince bir sabırla siparişleri yetiştiriyor, tezgâhta bardakları parlatıyor, gelen müşterilere gülümsemeye çalışıyordu. Günler birbirine benziyordu; yetimhanede geçen yılların ardından kurduğu bu sade hayat, onun için hem yorucu hem de alıştığı bir düzen olmuştu.
Kafenin kapısı sert bir şekilde açıldığında Masal başını kaldırmadı bile. İçeri giren dört adam, kalabalıkta hemen dikkat çekmişti. Siyah takım elbiseleri, sert yüzleri ve ağır tavırlarıyla sıradan müşteri olmadıkları belliydi.
Onlardan biri en öne geçti. Bartu Girdiği anda kafenin havası değişmişti. Gözlerindeki soğuk otorite, yanında oturan adamları bile susturacak cinstendi. Köşedeki masaya oturdular, evrak çantalarını açıp fısıltılı bir tartışmaya başladılar.
Masal, masalarına kahveleri götürdüğünde yüzünü hiç kaldırmadı, nezaketle bardakları bırakıp geri döndü. Onun için bu adamlar sadece iş konuşan başka müşterilerdi.
Ama Bartu için öyle değildi.
Daha siparişlerini getirirken, Masal'ın yüzüne düşen saçlarını fark etti. Kahveyi bırakırken elinin titremeyişini, sakin ama yorgun bakışlarını izledi. Onca kadın tanımıştı, lüks davetlerde, şatafatlı partilerde… Ama hiçbiri Masal gibi değildi. Onun duruluğu, hayatın kirine bulaşmamış hali Bartu'nun kalbine yabancı bir sızı bırakmıştı.
Toplantıda adamları yüksek sesle rakamlar ve anlaşmalardan bahsederken, Bartu'nun zihni çoktan oradan kopmuştu. Kalemi parmaklarının arasında döndürdü, gözlerini Masal'dan ayıramadı.
Masal, onun bakışlarının farkında bile değildi. Sıradan bir iş gününe devam ediyordu. Ama Bartu'nun içindeki bir şey, o kızın hayatına girmesi gerektiğini fısıldıyordu.
Şirkette Birkaç saat sonra Bartu, gökdelenin en üst katındaki ofisine girdi. Şehrin manzarası camlara yansıyordu, ama onun gözlerinde hâlâ Masal'ın yüzü vardı.
Emir çoktan odadaydı. İnce takım elbisesiyle masanın kenarına yaslanmış, sigarasını yarım bırakmıştı.
"Toplantı nasıldı?" diye sordu kayıtsızca.
Bartu cevap vermedi. Pencereye doğru yürüyüp kollarını kavuşturdu. Bir süre sustu, sonra derin bir nefes aldı.
"Orada… başka bir şey oldu."
Emir kaşlarını kaldırdı. "Ne demek başka bir şey?"
Bartu'nun sesi ilk defa yumuşaktı.
"Bir kız vardı. Onu gördüm ve… aklımdan çıkaramıyorum."
Emir hafifçe güldü. "Sen? Bir kıza böyle bakıyorsun, öyle mi? İşin ortasında?"
Bartu dönüp dostunun gözlerine baktı. Ciddi, kararlıydı.
"Evet. Onu tanımak istiyorum. Bana her şeyi bul. Nerede yaşıyor, kimdir, hayatı nedir… öğren."
Emir, Bartu'nun ciddiyetini görünce sigarasını söndürdü.
"Peki.Bartu bir kıza aşık oldu demek o kızı bulmak vazifemdir artık hallederim."
Bartu başını salladı"Sen adam olmazsın."
Gözleri camdan dışarı kayarken tek bir düşünceye kilitlenmişti:
Masal.