Bartu arabayı hızlıca şirketin otoparkına çekti. Yüzündeki ifade sertti, adımlarında acele ve öfke vardı. Koridorda karşısına çıkan çalışanlar başlarını önüne eğip kenara çekiliyordu.
Toplantı odasının kapısını tek hamlede açtı. İçerideki ortakların hepsi bir anda sustu. Sessizlik ağırlaştı.
Bartu'nun sesi soğuk ve keskin çıktı:
"Bana kim açıklayacak burada ne olduğunu?"
Ortaklardan olan Hasan Bey "Bartu Bey… ufak bir aksaklık oldu, hallediyoruz—"
Bartu masaya sertçe vurdu, dosyalar saçıldı.
"Ufak mı dedin? Bu şirketi batıracak hatayı 'ufak aksaklık' diye mi tanımlıyorsun?"
Herkes buz kesmişti.
Gözleri masanın üzerinde gezdi, sonra tek tek ortakların yüzüne dikildi.
"Benim zamanımı çalacak kadar cesur olan varsa, aynı cesaretle bu rezaleti açıklasın."
Kimse konuşmaya cesaret edemedi. Odanın havası ağırlaştı, herkes Bartu'nun öfkesinin nereye varacağını merak ediyordu.
Sessizlik uzadıkça Bartu'nun öfkesi daha da büyüyordu. Birkaç saniye sonra orta yaşlı ortaklardan olan Orhan Bey boğazını temizleyip konuştu:
"Bartu… yatırımcıyla yapılan anlaşmada bir sorun çıktı. Belgeler eksik gönderilmiş. Onlar da bunu güven sorunu olarak algıladı. Eğer bu düzelmezse yatırım geri çekilecek."
Bartu'nun gözleri kısıldı.
"Eksik belge mi? Bu şirkette benim onayım olmadan tek bir dosya dışarı çıkmaz. Kim yaptı bunu?"
Odanın içindeki gerginlik iyice arttı.
Genç ortaklardan biri başını önüne eğdi, sessiz kaldı. Bartu onun sessizliğini fark etti. Sert adımlarla yanına yürüdü, üzerine gölge gibi çöktü.
"Sen mi yaptın?" diye sordu, sesi buz gibi bir öfke taşıyordu.
Genç ortak tereddüt ederek mırıldandı:
"B-bir anlık dikkatsizlik… acil yetiştirmemiz gerekiyordu…"
Bartu dişlerini sıkarak masaya vurdu.
"Dikkatsizlik mi? Bu şirketi çocuk oyuncağı sanıyorsunuz galiba. Yatırımcıların güvenini kaybedersek sadece para değil, itibar da gider!"
Odanın havası neredeyse patlama noktasına gelmişti. Bartu derin bir nefes alıp kendini toparladı. Sonra tok, net bir sesle konuştu:
"Bu hatayı yapan, bedelini ödeyecek. Hemen. Şimdi. Ve bir daha kimse böyle bir rezalete cesaret edemeyecek."
Odaya buz gibi bir sessizlik çöktü. Herkes gözlerini kaçırırken Bartu'nun bakışları sert bir kılıç gibi üzerlerinde geziniyordu
Odanın içinde buz gibi bir sessizlik vardı. Bartu'nun masaya vurduğu dosyalar hâlâ yerdeydi. Birkaç saniye sonra ilk sözü Emir aldı;
"Bu işin dikkatsizlikle alakası yok! Biri özellikle belgelerle oynamış. Şirketin içine köstebek sızmış demek ki."
Diğer ortak, Selim, hemen karşılık verdi:
"Bu kadar ciddi bir şeyi içimizden biri yapmaz! Belki de dışarıdan sistemimize girildi, bilgisayarlar—"
Emir sertçe sözünü kesti:
"Hayır Selim! Dışarıdan olsa bu kadar detaylı oynayamazlardı. Bu belgeler bizim odalarımızdan çıkmış, içerden biri yapmış."
Ortaklardan Murat Bey de araya girdi, yüzü gerilmişti:
"Şirketin itibarını sarsacak tek hamle bu. Yatırımcılarla yeni sözleşme yapmamız gerekiyordu. Biri bunu özellikle sabote etmiş. Bu tesadüf değil."
Bartu herkesin sözünü dinledikten sonra ağır adımlarla masanın etrafında yürüdü.
"Demek hepiniz aynı fikirdeysiniz…" dedi soğuk bir sesle. "O halde içinizde biri hain. Ve ben onu bulacağım."
O anda diğer ortaklardan Kerem söze girdi, sesi gergin ama meydan okuyan bir tondaydı:
"Bartu, suçlamadan önce kanıt bulmak zorundasın. Hepimizi aynı kefeye koyamazsın. Şirketi birlikte kurduk."
Bartu'nun gözleri Kerem'e kilitlendi. Dudaklarının kenarında alaycı bir gülümseme belirdi.
"Benim kurduğum şirkette, kim hainlik yapıyorsa bedelini öder. İster ortak olsun, ister kardeş."
Bartu derin bir nefes aldi, ellerini masaya koydu.
Sesi tok ve buyurgandı:
"Bundan sonra şirket içinde gizli bir sorusturma
başlatıyorum. Her dosya, her bilgisayar, her
telefon tek tek incelenecek. Kimse bundan muaf
degil."
Ortaklardan Selim hemen ayaga kalktı:
"Ne yani? Yıllardır beraber çalışıyoruz, sen şimdi
hepimizi zan altında mı bırakıyorsun?"
Emir öfkeyle araya girdi:
"Zan altında mıyız? Tabii ki bırakacak! Belgeleri
kim değiştirdiyse içimizden biri yaptı. Belki de
sen yaptın Selim!"
Selim yumrugunu masaya vurdu:
"Bana iftira atamazsın!"
Murat Bey de sinirle söz aldı:
"Hepiniz susun! Bu kavga hiçbir şeyi çözmez.
Ama şunu kabul edin:
biri bizi satıyor. Kimseyi suçlamadan önce birlikte hareket etmeliyiz."
Kerem alaycı bir kahkaha attı:
"Birlik mi? Ortaklığımız kağıt üzerinde kaldı
Murat. Herkes kendi çıkarının peşinde. Bu şirkette
güven diye bir şey kalmamış.
Kim değiştirdiyse içimizden biri yaptı. Belki de sen yaptin Selim!"
Selim yumrugunu masaya vurdu:
"Bana iftira atamazsın!"
Orhan Bey de sinirle söz aldi:
"Hepiniz susun! Bu kavga hiçbir şeyi çözmez.
Ama şunu kabul edin: biri bizi satıyor. Kimseyi
suçlamadan önce birlikte hareket etmeliyiz."
Kerem alaycı bir kahkaha attı:
"Birlik mi? Ortaklığımız kağıt üzerinde kaldı
Orhan. Herkes kendi çıkarının peşinde. Bu şirkette
güven diye bir şey kalmadı."
Bartu onları bir süre izledi, sonra sert bir şekilde
elini kaldırdı.
"Yeter!" diye gürledi."Bu şirkette sizin tartışmalarınız değil, benim sözüm geçer. içimizdeki haini bulana kadar herkes gözümün önünde olacak.
Bir daha bana itiraz eden olursa, kapıyı görecek.'
Odayı ölüm sessizliği kapladı. Kimse konuşamadı. Herkes biliyordu ki Bartu geri adım atmazdı.