— Elif, bugün sana bir soru soracağım.
— Buyurun, hocam.
— Sence güven mi daha önemli, bilgi mi?
— Bence güven, çünkü insanlar güvenmezse söylediklerini dikkate almazlar.
— Güzel. Peki insanlar seni yanlış anladığında ne yaparsın?
— Onlara anlatırım, ama bazen sabırlı olmak gerekir.
— Doğru. Sadece doğruyu bilmek yetmez, insanları doğru şekilde yönlendirmek gerekir.
— Hocam, neden bana soruyorsunuz bu soruları? Sanki sınıfın geri kalanından farklıymışım gibi.
— Farklısın. Farklı olanlar bazen sıradan derslerle anlaşılmaz.
— Hocam, bu sorular mantık sorusu mu yoksa hayatla ilgili mi?
— İkisi de. Matematik problemi çözmekle hayatta problem çözmek arasında fark yok.
— Anladım.
— Elif, bu problemi nasıl çözerdin?
— Önce adımları belirlerim, sonra tek tek uygularım. Hata yaparsam geri dönerim ve tekrar denerim.
— Mantığını beğendim. Bu yaklaşım sadece matematikte değil, hayatta da işe yarar.
— Hocam, bazen hata yapmaktan korkuyorum. Hata yapmak başarısızlık gibi geliyor.
— Hatalar başarısızlık değildir. Hata, öğrenmenin en hızlı yoludur. Onu doğru kullanırsan güçlenirsin.
— Teşekkür ederim, hocam.
— Bugün ders çok iyiydi. Yarın yine görüşürüz.
— Tamam, hocam.
— Ve unutma, sadece bilgiyi değil, yaklaşımını da geliştirmen önemli.
— Anladım, hocam.
— Bugün farklı bir dersti.
— Senin gibi öğrencilerle çalışmak keyifli olacak.
---
İstersen şimdi 3. bölümü de tamamen bu tarzda, sadece konuşmalar üzerinden, uzun ve sürükleyici şekilde yazayım.
Bunu yazayım mı?