Elif'in Anlatımı
Sınıfa girerken içimde tuhaf bir karışım vardı: heyecan, merak ve hafif bir korku. Emir tahtanın önünde duruyor, gözleri sınıfın her köşesini tarıyordu. Onun bakışları üzerimdeydi ve bugün fark ettim ki, sadece bilgi aktarmıyor; aynı zamanda beni ve diğer öğrencileri ölçüyordu. Kalbim hızlı atıyor, ellerim istemsizce titriyordu. Defterimi açtım ve dikkatle tahtaya bakmaya başladım.
— Bugün farklı bir problemle başlayacağız, dedi Emir.
— X ve Y değişkenlerini kullanarak stratejik çözüm yolları bulacağız.
Ahmet kaldırdı elini:
— Hocam, eğer ikinci adım yanlış olursa tüm sonuç değişir mi?
— Evet, Ahmet, dedi Emir. Ama önemli olan hataları öğrenmek ve pes etmemek.
Aylin de sordu:
— Hocam, bu problemi adım adım mı çözmeliyiz?
— Evet, Aylin. Sırayla ve dikkatle, sadece bu şekilde başarılı olabilirsiniz.
Ben kalemimi sıkıca tutuyor, tahtadaki denklemleri ve stratejiyi takip ediyordum. Emir'in duruşu, sesi ve bakışları, sıradan bir öğretmenden çok daha fazlasını hissettiriyordu. Dersin ilerleyen dakikalarında, Ali de araya girdi:
— Hocam, farklı bir çözüm yolu da mümkün mü?
— Evet, Ali, ama her adımın mantığını anlamadan ilerlemek başarıyı getirmez, dedi Emir.
Kalbim hızlı atıyor, gözlerim sürekli Emir'deydi. Onun bakışı, her hareketi, sesi… Dersin ötesinde bir gerilim ve çekim yaratıyordu. Zil çaldığında sınıf yavaşça boşaldı, ama ben hâlâ yerimde oturuyor, Emir'in tahtadaki duruşunu ve gözlerindeki keskinliği izliyordum. Onun anlatımı sadece matematik veya strateji değil; aynı zamanda bir sınav, bir etkileşim ve bir çekim alanıydı.
---
Emir'in Anlatımı
Elif bugün farklı bir odakla tahtaya bakıyordu. Gözlerindeki dikkat ve titizliği fark ettim. Bu ders sadece bilgi aktarmak değildi; öğrencilerin mantık, dikkat ve strateji kabiliyetlerini ölçmek için bir fırsattı. Ahmet, Aylin ve Ali sorularını sordular; kısa ve net cevaplar verdim. Ama gözlerim sürekli Elif'teydi. Kalbinin hızlı atışı, ellerindeki titreme ve bakışı, onun merakını ve çekimini gösteriyordu. Ona soru sormuyordum, sadece anlatıyor, yönlendiriyor ve sınıfın düzenini sağlıyordum. Zil çaldığında, Elif hâlâ bana bakıyordu. Onun merakı, gerilimi ve dikkati dersin ötesinde bir etkileşim yaratıyordu. Sınıf boşalırken, onun dikkatini ve tepkilerini gözlemlemek bana hem tatmin hem de gizem veriyordu. Bu ders, bilgi aktarmaktan çok bir strateji ve etkileşim alanı hâline gelmişti.
--