Mana denilen enerji insanın bedeninde gezen, sıradan enerji gibi birikip biten bir büyü kaynağıdır. İnsanlar manayı bir maddeye çevirerek çatışma esnasında kullanırlar.
Vücutta mana kalmadıktan sonra insan bedeni otomatik olarak sıradan enerjinin bir kısmını manaya çevirebilir. Beyin bu aşamadan sonra bedenin daha fazla enerji harcamasına izin vermez. Fakat adrenalin oranı çok yüksek olursa beyin bu durumu farkedemez ve sıradan enerjinin tamamına yakın bir miktarı manaya çevirebilir.
Zorla kullanılmaya devam edilen mana, beden dinlendikten sonra öncekinden daha fazla birikebilir.
——
Meruk:[Bozer dediğimiz mana kullanıcıları manayı büyüye çevirmedikleri için saf mana ile savaşmaları gerekir bu da onlar için daha zorlayıcı olur.]
Izumi:[Böyle eksik bir yanım olduğu halde neden beni seçtin?]
Izumi, Meruk ile konuşurken ileriden gelen Natsuki'nin açık mavi saçları dikkatini çekti.
Meruk:[Ne kadar işime yararsın henüz emin değilim fakat emin olduğum şeyi soracak olursan senin kesinlikle sıradan bir bozer olmadığını söylerim.]
Meruk, Izumi'nin haydutlara karşı neler yaptığını biliyordu. Görünüşe göre sıradan bir bozer değildi ve bu Izumi'yi biraz heyecanlandırmıyor da değildi.
11 yaşında bir çocuk hem nadir hem de özel olduğunu öğrenmişti.
Izumi:[Bu gerçekten çok hoş.]
Yüzünde gülümsemesini tutamayan çekingen bir çocuk ifadesi vardı. Bir bakıma oldukça tatlıydı. Bir darbe ile dengesini kaybedene kadar.
Nagisa:[...]
Yandan geçerken sertçe, sanki bilerek atılmış bir omuz Izumi'nin anlık heyecanını tamamen unutturmuştu. Nagisa bu sert omuzdan sonra hiçbir şey demeden; sade soğuk bir bakış ile ordan uzaklaştı.
Shun:[Neyi var bunun?]
Meruk:[Ah evet... Şöyle ki seçtiğim diğer iki kişiden biri de Nagisa.]
Bu korkunç haber Izumi'yi tetikledi. Kendisinden muhtemelen en çok nefret eden kişi ile aynı alanda savaşacaklardı.
——
Çıkış saatlerine yaklaşıldığında Izumi ve Shun sınıfta Sawako'nun sıkıcı dersini dinliyorlardı. Son dakikalar olduğu için herkesin dikkati kaymıştı. Sınıftaki her öğrencinin katıldığı şey savaşçı olacak kişilere bu kadar ileri seviye matematik anlatılmasıydı.
Bir süre sonra...
Sawako:[Hazırlanın birazdan çıkabilirsiniz.]
Bir süre sonra sınıfta birtek Izumi ve Shun kaldılar.
Shun:[Sawako sensei kitabını masada unutmuş anlaşılan.]
Izumi:[Şimdiye ayrılmış olmalı değil mi? Burda bırakalım mı?]
Shun:[Öğretmenler odasına bırakalım en azından. Sen götür ben çantamı toparlamadım henüz.]
Izumi itiraz etmeden çantayı alıp öğretmenler odasının girişine kadar ulaştı. İçeriye girdi ve "Sawako" isimli dolabı gözleri ile aradı.
Aradığı dolabı bulduğunda açmaya çalıştı fakat dolap kilitliydi. Izumi, çantası ortadaki dev toplantı masasına bıraktı. Masanın karşısında oturan silüetii farkedince kafasını kaldırıp gülümsedi.
Net bir şekilde baktığında bu oturan kişinin Enma sensei olduğunu farketti.
Izumi:[Enma sensei, beni hatırladınız mı?]
Enma cevap vermeyince Izumi bunu bir "hayır" olarak aldı ve konuşmaya devam etti.
Izumi:[Hatırlamamanız normal ben bir bozer olduğum için sizin derslerinize katılmıyordum. Aslında bende isterdim büyü yapabilmek sizin dersleriniz sıkı ve eğlenceli geçiyor gibi.]
Enma sensei buna da cevap vermeyince Izumi daha net bir şekilde, direkt Enma'nın gözlerinin içine baktı. Ama hayır... Birşeyler yanlıştı.
Izumi:[Hayır...]
Izumi normal şekilde muhabbet etmeye çalışıyordu. Kendisini tanıtarak daha samimi olmaya çalışıyordu. Fakat Izumi başından beri bir konuda hatalıydı. Sandalyede oturan kişinin Enma Sensei olduğu doğruydu. Fakat Izumi'nin ekstra olarak farkettiği şey oturan kişinin Enma'nın cansız bedeni oluşuydu...
Izumi:[B-bu da ne...]
Izumi dehşete düşmüştü. Birkaç gün önce tanımış olduğu kişinin boğazı deşilerek öldürülmüş bedeni ile karşı karşıyaydı. Kan hala akıyordu... Bunu kim yapmış olabilirdi?
Izumi:[Burdan uzaklaşmam lazım...]
Izumi koşturarak Shun'un yanına, sınıfına gitmişti. Yolda ilerlerken Enma'nın cesedinin korkunçluğu aklını tırmalıyordu. İçeri girdiğinde Shun'u göremedi ve bu durum daha da korkmasına sebep oldu.
Izumi:[Nerede?]
Shun eşyalarını topladıktan sonra dışarı çıkmış olmalıydı. Izumi'nin aklına gelen en mantıklı durum buydu. Aynı zamanda Izumi'nin umutsuzluğa kapılmaması için son çaresiydi.
Dışarıya koşturdu, öğretmenler odasının önünden geçerken içeriye bilerek bakmadı. Koşturmaya devam etti; korkuyordu ve yalnızdı. Shun'u bulursa herşeyin düzeleceğini umuyordu. Dışarı çıktığında Shun dışarda gözükmüyordu.
Izumi:[Shun!]
Izumi çaresizce bağırıyor, Shun'a ulaşmaya çalışıyordu.
??:[Gerçekten de eziğin tekisin değil mi?]
Bilinmeyen bir ses Izumi'ye sesleniyordu. Biraz aşağılayıcı fakat duygu barındırırmıyordu. Izumi sesin geldiği yere doğru döndüğünde tanıdık bir yüz ile karşılaştı. Akari, Izumi'ye sesleniyordu.
Akari:[Neden yanlış birşey söylemişim gibi bakıyorsun? Gerçekten ama tek başına hiçbir şey başaramaz mısın sen?]
Izumi:[Ben bir bozerim. Sizin gibi büyü yapamazken-]
Akari:[Başlatma büyüne! Savaşçı olmayacak mısın sen? Bu tırsak halin ile savaşabilecek misin? Kim olduğuna karar ver artık ve biraz işe yara!]
Izumi cümlelerin hepsine anlam veremiyordu. Anıları silinmeden önceki Izumi'den mi bahsediyordu, yoksa şuanki acınası halinden mi?
Akari:[Güçlü olduğunu biliyorum bozer olman bunu değiştirmiyor. Kendini savunabilecek kadar güçlü değil misin sanki? O halde neden savaşçı olursun değil mi? Eğer bir savaşçı olacaksan şuanki acınası halini aşman gerekir, Izumi.]
Izumi bu sözlerin ardından cevap vermek istese de Akari'nin haklı olduğunu biliyordu. Anıları silinmeden önce savaşçı olmayı seçen kişi Izumi'nin ta kendisiydi. Eskiden olan korkusuz halinden şuanda eser olmadığı anlaşılıyordu. Belki eskiden de bir bozer olarak güçlü değildi fakat bu kadar acınası olmadığı kesindi.
Akari:[Her neyse... Sana tavsiyem biraz işe yaraman, ezik!]
Izumi bu laflardan sonra biraz öfkelenmişti fakat yapabileceği birşey yoktu. Sadece bakıyor ve verebileceği mantıklı bir cevap var mı diye düşünüyordu.
O esnada Akari'nin de arkasında bir silüet belirmesi ile Akari olduğu yerden sağ tarafa doğru aniden fırladı. Oldukça hızlı bir tepkiydi fakat Izumi neler olduğunu anlayamadı.
Açık gri saçlı ve bembeyaz tenli, Izumi ile yaşıt sayılacak bir çocuk elinde kanlı bir bıçak ile orada sadece duruyordu.
??:[Sen o kadından biraz daha yeteneklisin değil mi sen?]
Çocuk sırıtıyordu.
——