Ficool

Yapboz Aşk

DaoistyAjMkq
7
chs / week
The average realized release rate over the past 30 days is 7 chs / week.
--
NOT RATINGS
184
Views
Synopsis
Rüzgar ve Aylin’in tutkulu, hırçın aşk hikayesi..
Table of contents
VIEW MORE

Chapter 1 - 1.Bölüm

Sahne: Üniversite – Kampüs

"Okuldan nefret ediyorum!"

Aylin, çantasını omzuna savururken yüzünü buruşturdu. Üniversitenin geniş taş merdivenlerinden inerken etrafa savrulan uzun saçları, ifadesindeki bezginlikle keskin bir tezat oluşturuyordu.

Melis omzunu silkti. "Abartma ya," dedi gülerek. "Bugün hava güzel. Boş derslerde bahçeye ineriz, takılırız."

Aylin göz devirdi ama Melis'in pozitifliği genelde ona da bulaşırdı. Liseden beri ayrılmayan ikili, hayallerini paylaşarak aynı bölüme gelmişti. Üniversiteye adım attıkları günden beri birbirlerinin hem belası hem nefesiydiler.

Okulun kafesine doğru yürürken öğrencilerin bakışları Aylin'in üzerinde dolaşıyordu. Eskiden bu bakışlara alışkındı; hatta bir dönem neredeyse her gün çıkma teklifleri alıyordu. Son aylarda ise bir şey değişmişti. İnsanlar ona yaklaşmaya korkar olmuştu, hatta selam vermeye bile çekinir hale gelmişlerdi.

Aylin bunun farkındaydı ama sebebini bilmiyordu.

Kafede boş bir masa bulup oturduklarında Melis hemen kahve almak için sıraya girdi. Aylin telefonunu çıkarıp oyalanmaya başladı. Birkaç dakika sonra, tanıdık iki ses yanlarına yaklaştı.

"Selam canım!" Nil gülümseyerek masaya çöktü.

"Selam!" Burak da el salladı. "Ne yapıyorsunuz bakayım?"

Aylin gülümsedi. "İyiyiz. Pazartesi sendromunu atlatmaya çalışıyoruz."

Tam o sırada…

Kafenin kapısı açıldı. İçeri giren hava kadar serin bir sessizlik de çöktü ortama.

Rüzgar.

Siyah tişörtü, dağınık ama dikkat çeken saçları ve yüzündeki karanlık ifade… Görüntüsü bile insanı ister istemez irkiltiyordu. Okulun "kötü çocuğu" olarak biliniyordu. İçten içe iyi olduğunu bilen çok az insan vardı. Geri kalan herkes ondan çekinirdi.

Burak seslendi: "Rüzgarım, gel oğlum buraya!"

Rüzgar önce başıyla selam verdi, sonra masaya oturdu. Nil'in neşeli sohbeti, Burak'ın şakaları kafenin gürültüsüne karışırken Rüzgar'ın bakışı bir anlığına Aylin'de sabitlendi.

Aylin, masadaki çatalı kaşığı bile duymayacak kadar dalmıştı. O bakışlar, onun dalgınlığını fark etti.

"Hey!" diye seslendi Rüzgar, parmağını kızın gözlerinin önünde sallayarak. "Orada mısın?"

Aylin irkildi. "Aa pardon. Görmemişim. Hoş geldin."

Rüzgar ters ters baktı. "Melis yine seni çalıştırıyor değil mi?"

Aylin kaşlarını çattı. "Ne alakası var ya?"

"Ne bileyim," dedi Rüzgar umursamaz bir tavırla. "Her gün bir iş görüyorum sende."

Nil ve Burak gülmeye başlayınca Aylin'in yüzü iyice gerildi.

"Az çok biliyoruz seni," dedi Burak gülerek.

Aylin dudak büktü. "Bu ne demek şimdi?"

Rüzgar ona bakıp dudaklarının kenarını kıpırdattı. "Yanii… rahatsın biraz. Prenses gibi büyümüşsün. Burada da aynı muameleyi bekliyorsun."

Aylin'in gözleri büyüdü. "Şaka mı yapıyorsun? Sabah sabah bana mı sardın?"

Rüzgar, onun tepkisine fazlasıyla memnun olmuş gibi arkasına yaslandı. "Tamam ya, takılmıyoruz artık."

Ama Aylin'in içi içini yiyordu. Onu rahatsız eden bir şey vardı. Rüzgar son zamanlarda ona karşı garip davranıyordu. Sanki bir şey biliyor da ona söylemiyormuş gibi…

Melis kahvelerle yanlarına döndüğünde sohbet hızla dağıldı. Bir süre sonra dersin başlamasına yakın, hepsi birlikte amfiye geçtiler.

Aylin ve Melis ön sıralara oturdu; Nil, Burak ve Rüzgar ise arkaya. Derste herkes sıkıntıdan patlarken Aylin ile Melis kâğıt üzerinden yazışmaya başladılar. Melis'in hoşlandığı çocuk birazdan koridordan geçecekti ve kızlar lavaboda hızlıca makyaj tazelemek için plan yapmışlardı.

Aylin izin isteyip çıktı. Ardından Melis de aynı şekilde.

Arkada oturan Rüzgar, kızların telaşını fark etmişti. Gözlerini kısıp Burak'a sordu:

"Ne oluyor bunlara?"

Burak omuz kırptı. "Kızsal meseleler işte. Fıs fıs konuşup gittiler."

Rüzgar sessizce iç çekti. Bir süre sonra dayanamadı, o da dersten çıktı.

Koridora adımını attığı anda cebinden telefonunu çıkarıp birini aradı. Bu, okulun arka plandaki karanlık meselelerinde yanında olan ekipti: Can, Levent ve Kerem.

Kerem açtı. "Efendim abi?"

"Okulu gezin," dedi Rüzgar. "Aylin'le Melis'i görürseniz haber verin."

Kerem hemen harekete geçti.

Aylin ile Melis lavaboda saçlarını düzelttikten sonra, Melis'in hoşlandığı çocuğun sınıfına doğru yürümeye başladılar. Aylin içten içe gülüyordu—Melis'in heyecanı bulaşıcıydı.

"Göreceğiz şimdi," dedi Melis fısıldayarak. "Şu çocuk nerede?"

Aylin ve Melis, koridorun sonunda Emre ile Caner'i görünce hızla adımlarını sıklaştırdılar. Melis ne kadar gerginse, Aylin bir o kadar rahattı. Erkeklerle iletişimi hep daha kolay olmuştu; çekingen değildi, gerektiğinde lafı hiç dolandırmazdı.

"Salak tabii yaparım," dedi, Melis'in kulağına eğilip. Sonra direkt Emre'ye yaklaşarak selam verdi. Melis de onu takip edince, sohbet kendiliğinden açıldı.

Kısa bir muhabbetten sonra derse geri döndüler. Amfiye girdiklerinde Rüzgar hiç oralı olmadı. Sanki kızlar yokmuş gibi davranıyordu. Aylin'in bunu fark etmesiyle içinden bir şey buz gibi kaydı.

O sırada Rüzgar'ın telefonu titredi.

Kerem:

Abi Emre, Caner falan var ya mühendislikte. Onlarla konuştular.

Rüzgar'ın dudakları sıkıldı. Dışarıdan belli etmese de içi çalkalanıyordu.

Melis mi konuşmuştu, Aylin mi?

"Melis mi konuştu, Aylin mi?" diye yazdı Rüzgar.

Kerem anında cevap verdi:

İkisi de. Ama Aylin daha samimiydi.

Rüzgar başını geriye yasladı, boynunu kütlettikten sonra derin bir nefes aldı. Kıskançlık damarlarına şimşek gibi inmişti.

Ders arası olunca Aylin neşeyle ayağa kalktı. "Acıkan var mı?" diye sordu.

Nil esneyerek, "Ben uyuycam biraz," dedi.

Burak gülerek, "Hamburger olsa yerim," diye karşılık verdi.

Aylin göz ucuyla Rüzgar'a döndü. "Ya sen? Rüzgar?"

Rüzgar ters bir bakış attı. "Yok."

Aylin dudak bükerek, "Sana yine geldiler," diye laf attı. Yine takılmak istemişti.

Ama Rüzgar sertleşti. "Ne diyorsun sen ya? Düzgün konuşacaksın."

Aylin bir anda geri çekildi. Bu kadar tepki beklemiyordu.

Melis'le göz göze geldiler, ikisi de ne olduğunu anlayamamıştı.

Burak araya girdi. "Rüzgarım sakin."

Rüzgar ayağa kalktı. "Herkes haddini bilsin. Boş konuşmayın."

Sonra hışımla amfiden çıktı.

Okul çıkışı Melis, Aylin'in evine geldi. Aylin yeni aldığı kıyafetleri denerken, oda çocukluk hayallerini hatırlatan bir pembelikteydi.

Melis yatağa yayılıp derin bir nefes verdi.

"Aylin, bir şey diyeceğim."

Aylin elindeki elbiseyi bırakıp döndü. "Söyle."

"Rüzgar sana neden bu kadar ters davranıyor? Son zamanlarda aranızda bir şey mi oldu?"

Aylin güldü. "Ne olacak? Bildiğin hödük işte! Onunla beraber olacak kıza acıyorum."

Melis içten içe şüpheleniyordu. Bir şey vardı. O çocuğun tavırlarında normal olmayan bir şey…

Akşam Nil'in doğum günü partisine gittiler. İçeri girdiklerinde kimseyi göremeyince bir köşeye oturdular. Bir süre sonra Burak yanlarına geldi.

"Hey gençlik, naber?"

Melis etrafına baktı. "İyi de herkes nerede?"

"Biraz erken geldiniz," dedi Burak. "Nil yukarıda, şimdi inecek."

Aylin'in aklı tek bir kişideydi. "Rüzgar nerede?"

"Yolda."

Aylin içinden belliydi zaten diye geçirdi ama belli etmedi. Bir içki aldı, ortamın enerjisine karışmaya çalıştı. Gecenin ışıkları, müzik, kalabalık… Her şey bir anda hızlanmış gibiydi.

Melis onu piste çekti. Emre ve Caner de katıldı. Melis yüzündeki mutlulukla dans ediyordu.

Tam o sırada, kapı açıldı.

Beklenen kişi gelmişti.

Rüzgar.

Hava değişti. Kalabalık hemen ona döndü. Aylin ise gözünün ucuyla sadece şöyle bir baktı. Dün yaşananlardan hâlâ kırgındı; selam vermeyecekti bile.

Rüzgar doğrudan gelmedi, uzaktan izledi. Aylin'in Emre ve Caner'le dans ederken gülümsemesi, sırtından aşağı ince ince bir öfke akıttı.

Bir süre sonra Nil'in pastası kesildi. Herkes masalarda toplanmıştı. Aylin pastayı keserken Melis'e gülümserken koluna bir el dokundu.

Aylin irkilerek arkasına döndü.

Rüzgar'dı.

"Gel benimle," dedi, bakışları karanlık ve kararlıydı.

Aylin bir şey diyemeden bileğinden tutuldu. Rüzgar onu bahçedeki ağaçların arasına, kimsenin göremeyeceği bir köşeye götürdü.

"Ne oldu?" dedi Aylin, nefes nefese.

Rüzgar ona yaklaşıp gözlerinin içine dik baktı. "Onu sen söyleyeceksin. Bana tavır mı yapıyorsun?"

Aylin boğazını temizledi. "Ne tavrı Rüzgar? İstediğin gibi herkesin içinde üzerime gel, sorun olmaz zaten."

Rüzgar'ın yüzü o anda bir anlığına yumuşadı.

Bu kız… Ona böyle kafa tutan tek kişiydi.

"Seni yanlış anlıyorsun," dedi. "Seni nasıl sevdiğimi biliyorsun."

Aylin'in gözleri büyüdü. Rüzgar'ın sesi ilk kez bu kadar yumuşaktı.

Bir süre sessizce birbirlerine baktılar. Aylin sonunda başını eğdi.

"Biz arkadaşız. Hatta dostuz," dedi Rüzgar.

Aylin'in kalbi bir tuhaf sıkıştı ama belli etmedi. Sadece sarıldı boynuna. Rüzgar şaşkındı ama geri çekilmedi.

"Canım benim," dedi Aylin.

Rüzgar hafifçe güldü.

Aylin onun yüzüne baktı. "Sen ne güzel gülüyorsun öyle. Bu kadar mahrum bırakma bizi."

"Tamam," dedi Rüzgar. "Cıvıtmadan… Hadi yanlarına dönelim."

Aylin onunla birlikte adım atarken, içindeki bir his fısıldadı:

Bu yakınlık fazla yakındı.

Ve bu dostluk fazla derindi.

Sanki bir yerden sonra geri dönüşü olmayacak bir şeyler yaklaşmak üzereydi…