Ficool

Chapter 1 - BORCUN BEDELİ

Arda'nın Anlatımı

Gece sessizdi. Sokaklar, yalnızca rüzgarın uğultusu ve arada bir geçen köpek havlamalarıyla doluydu. Ama sessizlik, her zaman tehlikenin sessizliğiydi. Ben Arda, mafyanın en korkulan patronuydum; ismim şehirde hem saygı hem de korku bırakıyordu. Her hareketim hesaplıydı, her adımım ölüm ve güç arasında ince bir çizgideydi.

Borcunu tahsil etmek için geldiğim evin önünde durdum. Kapıyı açıp içeri girdiğimde, masada oturan adam parayı hazırlamaya çalışıyordu. Gözlerinde korku vardı, ama o bile görevimi durduramazdı. İşin özü açıktı: borç ödenecek, yoksa bedel ağır olacaktı.

O sırada gözlerim köşede duran genç kadına ilişti. Tanımıyordum, ismini bilmiyordum, ama gözlerindeki korku ve şaşkınlık hemen fark ediliyordu. Babasının borcu yüzünden istemeden olayın ortasında duruyordu; ve bu durum, içimde hiçbir merhamet bırakmıyordu. Görevim belliydi: borç tahsil edilecek, korku yerleşecek ve acımasızlık hissedilecek.

— "Babanın borcunu ödemesi gerekiyor," dedim, sesi soğuk, keskin ve ölümcül.

Kadın titredi ama geri çekilmedi; gözleri bana kilitlenmişti. Masadaki adam parayı vermeye çalışırken, ben her hareketi hesaplayarak izledim. Sessizlik odada asılıydı; tek bir yanlış hareket her şeyi alt üst edebilirdi. İçimde istemsiz bir güç ve kontrol hissi vardı; bu iş benim için oyun değildi.

Gözlerim kadının korkusunu yakaladı; her titreyen nefesinde, istemeden de olsa gücümü hissettirdiğimi gördüm. Görevimi tamamladığımda geri çekildim; odada bıraktığım tek şey, korku ve acımasızlığın yoğunluğuydu. Bu, mafya dünyasının bir gerçeğiydi: merhamet yoktu, sadece ölüm ve güç vardı.

---

Zehra'nın Anlatımı

Kapı çaldığında kalbim deli gibi atıyordu. Babamın borcu yüzünden başımıza ne geleceğini bilmiyorduk. Kapıyı açtığımda, karşımdaki adamı hemen tanıdım; haberlerden biliyordum. Arda, mafyanın en korkulan patronuydu.

İçimde bir karışım vardı: korku, şaşkınlık ve istemsiz bir öfke. Babamın işleri yüzünden istemeden bu acımasız dünyanın ortasına düşmüştüm. Kaçacak bir yer yoktu, gözleriyle bana baktığında nefesim kesiliyordu.

— "Babam… borcu ödeyecek," dedim, sesi titrek ama direnişin ufak bir izini taşır şekilde.

Ama onun bakışları ve sessizliği, merhametin hiç var olmadığını, gücün ve acımasızlığın hüküm sürdüğünü anlatıyordu. İçimden geçiyordu: "Gerizekalı babam yüzünden buradayım, ne halt ettik?"

Her adımı, her bakışı, ölüm ve güç arasındaki ince çizgiyi bana hatırlatıyordu. Onun dünyasında merhamet yoktu; sadece bedel ve korku vardı. Kaçış yoktu. Babamın borcu, istemeden de olsa hayatımızı Arda'nın acımasız dünyasının içine sürüklemişti.

Korku nefesimden içeri doluyor, titrek ellerimle gözlerimi ondan ayıramıyordum. Kaçış yoktu; burada sadece Arda'nın acımasız otoritesi vardı ve ben bunun tamamen farkındaydım.

---

More Chapters