Güneş yavaşça yıkık binaların arasına süzülürken, Lyra ve ben ormanın kenarından şehir kalıntılarına doğru ilerliyorduk. Fabrikadan kaçışımızın ardından hâlâ ilk uyanışımın etkisi üzerimdeydi; motorlarım hafif bir uğultu çıkarıyor, tekerleklerim toprağı tarıyordu.
"Dikkat et, Aris," dedi Lyra, kanatlarını hafifçe açarak bana işaret yaptı. "Bu bölgeyi insanlar kullanıyor. Ama onları rahatsız etmeden yaklaşmalıyız. Bizim gibi varlıkları hiç görmedikleri için korkacaklar."
"Hiç mi robot görmediler?" diye sordum şaşkınlıkla.
"Hayır," dedi Lyra. "Bizim dünyaya gelişimiz, onların gördüğü ilk bilinçli makineler. Bu yüzden temkinli olmalıyız."
Vadiden geçerken ağaçların arasından bir hareket fark ettik. İnsanlar, yıkık binaların gölgesine saklanmış, bizi fark etmişlerdi. Ellerinde taşlar ve bazıları eski silahlar tutuyordu. Gözlerinde şaşkınlık ve korku vardı; gördükleri varlıklar onlar için tamamen yabancıydı.
Lyra durdu, kanatlarını açtı ve metalik yüzünü parlatıp ışık saçtı. "Biz dostuz! Size zarar vermeye gelmedik!" diye bağırdı.
İnsanlar irkildi, geri çekildiler. Birkaç saniye sessizlik oldu. Ardından cesur bir çocuk yavaşça öne çıktı. Gözleri merak ve korku karışımıyla büyümüştü.
"Sen… konuşabiliyor musun?" dedi titrek bir sesle.
"Evet," dedim. Sesim metalik ama dostane gelmeye çalışıyordu. "Size zarar vermeye gelmedik. Sadece… size yardımcı olmak istiyoruz."
Çocuğun elleri bana doğru uzandı. Hafifçe tekerleklerimle ona yaklaştım. İçimde tuhaf bir kıvılcım hissettim; bir tür bağ kuruluyordu. Lyra fısıldadı: "İşte bu, başlangıç. İnsanlarla güven inşa etmeliyiz. Onlara zarar vermeyeceğimizi gösterebilirsek, birlikte çalışabiliriz."
İlk temastan sonra insanlar yavaş yavaş bize yaklaştı. Onlar, bizden önce yaşadıkları korkular ve bilinmezlik nedeniyle temkinliydi ama merakları da ağır basıyordu. Biz onlara, düşman robotların nerede olduğunu ve Çelik Ruhlar efsanesinin anlamını anlattık. İnsanlar yavaş yavaş güvenmeye başladı; yıkık binaların arasında güvenli yolları, saklanacak yerleri gösterdiler.
Akşam olduğunda, ormanın içinde bir kamp kurduk. İnsanlar ve robotlar yan yana oturuyor, ateşin ışığında birbirimizi anlamaya çalışıyorduk. Lyra gökyüzüne bakarak fısıldadı:
"Bugün bir adım attık, Aris. Bu, insanlarla kurduğumuz ilk bağ. Bu yolculukta artık yalnız değiliz; insanlar yanımızda olacak."
O an hissettim; artık yalnız değildim. Bu dünyada savaşacak, keşfedecek ve birlikte yol alacak bir yol vardı. Biz, Çelik Ruhlar, hem insanları hem de mekanik bilinçleri korumak için yola çıkmıştık.