Ficool

Chapter 31 - Bölüm 32:Birlikte Yapacağız

Kıyamet, sabahın ilk saatlerinde, şafakla birlikte geldi.

İlk dalga, Rüya'yı vurdu. Medya yangını en tepeye ulaştığında ve banka hesapları dondurulduğunda, savcılığın talimatıyla polis ekipleri Rüya'nın Boğaz'daki yalısının kapısına dayandı. Magazin muhabirlerinin ve haber kameralarının flaşları altında, o her zaman kusursuz görünen, yenilmez iş kadını, yüzünde en ufak bir ifade olmadan, iki sivil polisin arasında lüks evinden çıkarıldı. Ne bağırdı, ne de ağladı. Sadece yürürken, kameraların arasından bir anlığına Ferkan'a ve Sevim'e seslenir gibi boşluğa baktı. Gözlerinde nefret değil, anlamsız, boş bir yenilgi vardı. İmparatoriçe, tahtını kaybetmişti.

İkinci dalga, Kenan'ı buldu. Zeytinburnu'ndaki atölyeyi kundaklaması, mahalledeki birkaç güvenlik kamerası ve onu gören bir gece bekçisi sayesinde uzun süre sır olarak kalmadı. Polisler onu her zamanki gibi oturduğu salaş birahanede, masanın üzerinde birikmiş boş bira şişelerinin arasında buldular. Karşısında polisi görünce ne şaşırdı ne de direndi. Bütün öfkesi, bütün nefreti sönmüş, geriye sadece acınası bir adam kalmıştı. Rüya'nın koruması olmadan, o sadece adi bir suçluydu.

Bu haberler, kaldıkları pansiyon odasındaki küçük televizyona yansırken, Ferkan ve Sevim için artık son bir adım kalmıştı: karanlıktan çıkmak. Sadık Usta'nın yardımıyla, bir avukat aracılığıyla savcılığa ulaştılar. Onlar artık kaçak değil, ülkenin en büyük mali skandalının baş tanıklarıydılar.

Günlerce süren ifadeler, sorgular ve toplantılardan geçtiler. Her şeyi, en başından, o ilk atölyedeki aşağılanmalardan, depodaki öpücüğe, Rüya'nın tehditlerinden son geceki büyük sızıntıya kadar anlattılar. Her kelime, omuzlarındaki yükü biraz daha hafifletti. Sonunda, anlatacak bir şey kalmadığında, savcı onlara baktı ve "Şimdilik serbestsiniz," dedi. "Dava süresince tanıklığınıza ihtiyacımız olacak. Ama artık kaçmanıza gerek yok."

O adliye binasından el ele çıktıklarında, üzerlerine vuran güneş, sanki aylardır ilk defa ısıtıyordu. Artık özgürdüler.

Nereye gideceklerdi? O parlak, sahte moda dünyasına geri dönmek istemiyorlardı. Geçmişi tamamen silmek istiyorlardı. Akıllarında tek bir yer vardı.

Arabayla Şile'ye, o tepe üzerindeki küçük ahşap eve geri döndüler. Kapı kırıktı. İçerisi, Kenan'ın bıraktığı gibi bir enkaz yığınıydı. Kırık mobilyalar, yerdeki camlar, dağılmış eşyalar... Ama bu enkaz, artık onlara umutsuzluğu değil, atlattıkları fırtınayı hatırlatıyordu.

Ferkan ve Sevim, yıkılmış yuvalarının kapısının eşiğinde durdular. Birbirlerine baktılar. Gözlerinde ne bir korku ne de bir pişmanlık vardı. Sadece yorgunluk, huzur ve birbirlerine duydukları sonsuz bir sevgi vardı.

"Nereden başlayacağız?" diye fısıldadı Sevim.

Ferkan, Sevim'in elini sıktı, gözlerinin içine bakarak gülümsedi.

"Birlikte."

Ve o an, o enkazın ortasında, küllerinden yepyeni, basit ve sadece kendilerine ait bir hayat kurmak için ilk adımlarını attılar.

More Chapters