Ficool

İRADE-TUTKU SAVAŞLARLA 1

Arzu_Akgun
7
chs / week
The average realized release rate over the past 30 days is 7 chs / week.
--
NOT RATINGS
87
Views
Synopsis
DUÂ yeni kitabı çıkacak olan bir yazardır. Anlaşmanın yapıldığı gün bir kaza geçirip komaya girer. 1 yıl sonra uyandığında ünlü bir yazardır ancak kendini ömür boyunca bir dağ evine kapatması gereken bir hastalıkla yaşamak zorundadır. Beyninin cinsellik mekanizması bozulmuştur ve artık erkeklere karşı tamamen filtresizdir. Bir kış ,dağ evinde kitabını yazarken kara kışın ortasında kapısı çalacak ve her anlamda yaralı bir adamla bir kış boyunca bu dağ evinde kalmaya mahkum olacaktır.. ..... -Adım ne demiştin? Yorgun gözlerini gözlerime dikti. Nasıl bir tehlikenin içinde olduğunu bilmeden.. Dişlerimi sıkıp sabır dileniyordum.. Sırtım terden sırılsıklamdı. Aynı şekilde kadınlığım da öyle.. Artık bir nabız gibi atıyor rahatlamak için kasılıp gevşiyordu. -Deniz.. dedi.. sesi.. lanet olsun!! Soru sormamak daha iyiydi. Şimdi ses tonu inlerken nasıl çıkacak diye türlü hayallere dalacaktım. Çenem kilitlendi. Gırtlağımdan lizyi bile sindirecek bir hırıldama çıktı. Denizin gözleri dehşet içinde irileşti.. 1 gün boyunca kendimi sıkmaktan bende filmler kopmuştu. Onu soymuş,tedavi etmiş ve uyanınca olmayacağını bilsemde gider sanmıştım.. Sabrım ve iradem buraya kadardı.. Onun tadına bakmak dilimle her bir kuytu köşesini yoklamak tanrıya ettiği duâ olmak istiyordum.. Dolmak istiyordum ve bunu o kadar ilkel bir dürtü ile arzuluyordum ki!! Bir kaç adımda dibinde bitiverdim.. Bir kaç gözkırpışta kucağında bir solukta dudaklarına yapışmış haldeydim.. Aynı anda inledik benimki saf zevk tınısı taşırken onunki salt dehşet kokuyordu.
Table of contents
VIEW MORE

Chapter 1 - Geçmiş ve Gelecek

3 Yıl Önce

Yayınevinden çıktığımda mutluluktan dizlerim titriyor, içim içime sığmıyordu. Mutluydum çünkü yıllardır emek verdiğim bir dizi hikayem roman olarak basılacaktı. Ne demişti yayınevi sahibi -uzun zamandır okuduğum en ateşli hikaye..

Avuçlarımın içi terlerken ışıklara ne ara geldiğimi farketmemiştim. Mutluluğun beni hapsettiği sarhoşluk hali bir uyuşturucu kadar bağımlılık yapıcıydı. Sanırım bundandır yeşile dönen ışığı farketmemiştim. Keza zaten ışıklarda araçta yoktu buda rahatlığımın bir diğer nedeniydi sanırım. Zaten bu tarz şeyler hep en ummadığın en mutlu olduğun en hayata dört elle sarıldığın anlarda başına gelmez miydi?

Işığı kaçırmamak adına daha da hızlanan bir jeepin bana çarptığında ki o ilk teması hatırlıyorum yalnızca gerisi ise koca bir karanlık muamma...

2 Yıl Önce-İlahi Bakış Açısı

Bugün diğer günlere nazaran daha bir yoğundu sanki . Dr. Murat KIŞLALI nadir yoğunluktan şikayet ederdi ancak o bile yorulmuştu bugünkü koşuşturmadan. Beyin Ve Sinir Cerrahinin en sevilen doktoruydu ancak o bile 16 saatlik bir ameliyat sonrasında düşük pil uyarısı verebiliyordu.

Aneliyathaneden çıktıktan beş dakika sonra kendini odasının olduğu koridora ancak atabilmişti ki arkasından gelen hızlı ve telaşlı adımları duydu.

-Murat hocam.. Murat hocam bakar mısınız?

Omuz unun üzerinden arkasını kontrol ettiğinde ona seslenenin hemşire Hasret hanım olduğunu gördü. Cevap vermesine kalmadan panikle

-202 de ki hasta kendine geldi .dedi.

Topuklarının üstüne hızlı bir dönüş yaptı Murat ve aynı aceleci adımlarla hastanın odasına doğru hızlı bir yolculuk başladı. Tüm değerleri iyi görünüyordu. Komadan 1 yıl sonra çıkmak az buz bir mucize değildi. Genelde birkaç ay sonunda herkes yavaş yavaş umudunu yitirirdi. Hertürlü mucizeyi görmüş doktorlar bile. Çünkü çok sık yaşanan şeyler değildi bu mucizeler.. Aynı oranda trajedileri de görmüştü!

Duâ Şanlı 1yıl önce trafik kazası ile gelmişti acile. Onu ilk gördüğü anı hatırlıyordu Murat. Kanlar içinde sedyede acile ilk sokulduğu anı günler sonra betimleyecek olsa -bir meleğin gökten düştüğü ve onun hastanesine getirildiğine yemin ederdi. Cansız bir şekilde kanlar içinde bile olsa tuhaf bir aurası olduğunu düşünüyordu duâ nın. Kadınsal bir girdaba sahipti ona göre karşı cins için.. Hayır aşık değildi tabi ki sadece çok çekici ydi. Ve en az lilith kadar dişiydi.Onun ilgisi tamamen hayranlıktı..

Ancak bu tanrının özendiği varlık beyin kanaması nedeniyle ameliyattan sonra 1 yıl boyunca komadaydı. Görünen herhangi bir hasar yoktu. Emarı temizdi, kan değerleri gayet normaldi. Kalanı gittiğinde kontrol edecekti.

-Ailesine haber verdiniz mi hasret ?

-Verdik.. Saatine baktı.. Gelmiş olmalılar, aradığımızda zaten yoldalardı

-Güzel, ben muane ederken dışarıda beklesinler, ardından onlarla görüşüp bilgi vereceğim, sonrasında hastayı görebilirler.

-Anlaşıldı Murat Hocam.

202 numaralı kapıyı gördüğümde tıklatıp içeriye girdi.. Hasta yatağında uzanmış yarı oturur pozisyonda başı cama doğru dönmüş dışarıyı izliyordu duâ.. Hala inanamıyordu 1 yıl geçtiğine. Hemşireler durdurmaya çalışsa da tv'deki tarihi görmüş ve ilk şokunu yaşamıştı. Kim bilir ailesi ne haldeydi, abileri, ablası.. Ohhh babası gizli gizli ne çok ağlamıştı kim bilir.. Annesi perişan olmuştu kesin.. Dudaklarını kemirirken 1 yıllık susuzluğun ardından zaten kuru olan dudakları kanamıştı parça parça.. Kitabı ne olmuştu acaba? Kesin basılmamıştı.. Yaşamaktan daha önemli değildi yine başarırdı azmederdi. Allah onu ailesne bağışlamıştı. Şükür etmeliydi.. Ettide.. Kfasını cama çevirip sanki yaradanı görebilecek miş gibi gözlerini gökyüzüne çevirdi.. Ve fısıldadı aynı anda kapı açılırken

-Şükürler olsun...

Kafasını çevirip giren kişiye baktı.. Aynı anda dr . Murat ile gözleri çakıştı.. Murat duayı ilk kez uyanık görmesinin etkisini bedeninde hissederken aynı şekilde bu hissi absorbe etmeye çalışıyordu. Hipokrattı, yemindi hepsini aklından tek tek sıraladı..

Aynı anda ürkütmemek adına dudağına bir tebessüm kondurdu.

-uyuyan güzel uyanmış.. Dedi murat muzur bir tonda.. Duâ ise ortamı yumuşatma çabasına karşı derim bşr nefes aldı dudak kenarları kıvrılacaktı ki bedeninde ki değişimle birlikte gözleri dehşet içinde açıldı...

Kazadan 3 Yıl Uyanıştan 2 Yıl Sonra

Ellerim laptopın üzerinde hızla kayarken kuruyan boğazımı ıslatmak için ellerim kupama uzandı.. İçinde ki beklemekten buz gibi olmuş kahvemi yudumladım.. Ağrıyan boynumu iki yana esnettim.. Biraz mola vermeli ve kazınan karnımı doyurmalıydım.. 3 yıl önce kaza geçirdiğimde haytımın böyle rezil birşeye dönüşeceğini kim bilebilirdi ki..

Evet hala yazardım.. Yayınevi sahibi kaza geçirmemi bir reklam aracı olarak kullanmış olsa da hala bir yazardım. Oldukça da meşhur bir yazar.!

2 yıl önce uyandığım da içeri giren dr a saldırmıştım. Kontrol dışıydım.. Aldığım darbe bana öyle bir lanet hastalık olarak dönmüştü ki tüm hayatım kökünden değişmişti.. Kendime bir dağ evi alıp insanlardan soyutlanmıştım. Utanç verici birşey yapmamak için minimum düzeyde insanlar ile görüşüyordum. Onlar ise tamamen kadınlardı. Cinsel dürtüleri beynimde denetleyen mekanizma bozulmuştu en kaba tabirle.. Erkeklere karşı toleransım sıfırlanmış bir erkeğin kokusu, sesi varlığı ekstra bir çaba sarf etmeden beni hazır ola geçiriyordu. Bu çok utanç vericiydi ailemle telefon harici görüşmüyordum.. Babam ve abilerim ile durum daha katlanılasıydı.. İlk bşlarda aynı şeyi hissettiğim için kusuyordum sürekli ancak aileme karşı bir şekilde toleransımı yükselttik. Yine de aynı evde pimi çekilmiş bir bomba gibi dolanmak sağlıklı değildi..

Bende kitap yazma bahanesi ile kendimi ömrümü geçireceğim kuş uçmaz kervan geçmez bir dağ evinde bulmuştum. Şuan kış mevsiminde ve ben aylarca bu karda mahsur olarak burada kalacaktım.. Bu arada da yazmakta olduğum erotik romanı bitirip ilkbahar döneminde ziyarete gelecek ablam ve annem ile yayınevine ulaştıracaktım.

Sayemde güzel para kazanmışlardı ve bu şartlar ile yazarlık yapmama karışnıyorlardı. 3 odalı dağ evimi de kendi ihtiyacıma göre şekillendirmiştm. Yatağım 4lü bir koltuk mutfağım ve hatta banyom dahi salondaydı.. Kocaman bir küvet hemen cam kenarında duruyordu.. Şöminemin karşıaında 4lü koltuğum koltuğumun arkasında hem laptopıma hemde yemek tabağıma yuva olan dört kişik yemek masam ve küçük mutfağım ike dolabım diğer duvar kenarında boylu boyunca uzanan çift kişilik yatağım.. Salonumda ki tüm malzeme bu kadardı. Diğer odalarda biri odunlar, benzin mazot ve jenaratör odasıydı diğeri ise tamamen konserve ve kapalı gıda ile içecekleri mi istiflediğim kiler olarak kullandığım odaydı.. Kapı da lapa lapa kar yağıyor, kar 1.50 metre olan boyumu neredeyse iki ye katlıyordu.. Evde benim haricimde bir canlı daha vardı.. Lizy devasa bir malaklı türü köpeğimdi. Koruma kurtarma eğitimi almıştı başka türlü bu dağ başına ailem tek başıma müsaade etmezdi..

Saat neredeyse gece yarısı olmuştu.. Dışarıda hafif hafif tipi baş gösteriyordu.. Kilere gidip bir 70lik votka ile noodle aldım.. Şöminemin üstünü yemek yapabileceğim şekilde eski usûl yaptırmıştım.. Noodle yaparken aynı zamanda dolaptan 2 parça nugget ve acı sosta çıkarmıştım.. 10 dk sonra akşam yemeğim geçte olsa hazırdı.. Bardağıma az votka ve enerji içeceği koydum.. Bu miktar gece rahat bir şekilde uyumam in yeterli olurdu..

Lizye de mamasını koyup yemek masasına oturdum.. Tam ağzıma bir lokma yemek alacaktım ki lizy kulaklarını oynatıp kafasını kapıya döndürdü.. Ve buz gibi olacğım o sesi çıkararak gökgürültüsü gibi hırladı.!!