Ficool

Chapter 56 - ZİNCİRİN ÇÖZÜLÜŞÜ

(Ateş'in Anlatımı)

Karanlığın içinde yıllardır sakindim. Gölgelere karışmış, sessizlikle bütünleşmiş, kimsenin varlığını fark etmediği bir yankı gibi yaşıyordum. Kendimi tutmayı öğrenmiştim. Yaklaşmayı, hissettirmeden izlemeyi… Çünkü biliyordum, dokunursam zincirlerim kopacaktı.

Ama o gece, zincirleri ilk kez o çözdü.

Onun fısıltısı… hafif, kırılgan ama aynı zamanda keskin bir kılıç gibi göğsümü deldi geçti.

"Sen… buradasın, değil mi?"

Bir an nefesim kesildi. Beni çağırıyordu. Hayalini değil, beni. Gölgelerin ardındaki varlığı değil, gerçeği.

Ve ben, yıllardır hiç yapmadığım bir şeyi yaptım: Cevap verdim.

Sesi ona ulaşırken gölgeler kıpırdandı. Karanlık onun odasında yankılandı:

"Evet… buradayım."

O an onun yüzünü görmedim ama hissettim. Nefesinin titremesini, kalbinin çırpınışını… Ve o küçük, ürkek ama teslim olmuş adımı. Ellerini boşluğa uzatışını.

Benim için karanlık bir yuvaydı; ama onun için korku dolu olmalıydı. Yine de kaçmadı. Kaçması gerekiyordu. Çığlık atması, kapıyı açıp kaçması… ama yapmadı.

Bunu anlamak beni deliye çevirdi.

Sonra… bir başka şey oldu. Daha büyük, daha ağır bir şey. Onun sesi yeniden geldi. Bu kez kırılgan değil, çaresiz bir yalvarış gibi:

"Gitme…"

Kalbim sanki bir an durdu. "Gitme."

Benim varlığım lanetti. Benim dokunuşum ölümün gölgesiydi. Ama o, bana kalmamı söyledi.

İçimde yıllardır susturduğum bir fırtına koptu. Zincirlerimden bir halka daha düştü yere. Kendime "hayır" demek istedim, gölgelerin ardına saklanmak istedim. Ama o ses… onun bana uzanan elleri… beni kendine çekiyordu.

Onun odasında, yatağının başında durdum. Gözleri kapalıydı ama beni hissediyordu. Yalnızca ruhuyla değil, bedeniyle de. Parmak uçları havada titrerken, sanki bana değiyormuş gibi bir an sıcaklığını hissettim.

Bu mümkün değildi. Ama olmuştu.

Gözlerimi kapattım. Kendi içimde yıkıldım. Onu izlemek yetmiyordu artık. O beni çağırmıştı.

Karanlıkta kendi kendime fısıldadım:

"Senin için buradayım."

İçimdeki savaş büyüyordu. Onu korumak mı, yoksa ona yaklaşmak mı? İkisi birden mümkün değildi. Ama o an anladım ki, ben artık savaşmıyordum. Onun sesiyle teslim olmuştum.

Çünkü o "gitme" dediğinde, ben çoktan gitmeyi unutmuştum.

---

More Chapters