Ficool

Chapter 55 - GÖRÜNMEZ DOKUNUŞ

(Azra'nın Anlatımı)

Karanlık odanın içine çökmüştü. Ama bu karanlık her zamankinden farklıydı; boğucu değildi, nefesimi kesmiyordu. Aksine içime işleyen, beni sarıp sarmalayan bir sıcaklıktı.

Fısıldamıştım. Sesim titreyerek boşluğa karışmıştı:

"Sen… buradasın, değil mi?"

Ve sonra… oldu.

Odayı saran hava bir anda değişti. Sanki duvarların arasına görünmez bir nefes doldu. Gölgeler titredi. Perdenin kenarındaki dalgalanma büyüdü, yayıldı, duvarlardan yatağımın kenarına kadar geldi. Her kıpırtısını kalbimde hissettim.

Korkudan kıpırdamadım. Ama bu kez korkumun yanına başka bir şey yerleşmişti: Bekleyiş. İçimde, sanki bir ses bana fısıldıyordu: "Dinle."

Ve ben dinledim.

Sessizlikte, çok derinden, belki de sadece ruhumun duyabileceği kadar gizli bir cevap geldi:

"Evet… buradayım."

Tüylerim diken diken oldu. İçim ürperdi. Bu sadece bir hayal olamazdı. O ses, benim çağrıma cevap olmuştu. Onu ilk kez bu kadar net duydum.

Kalbim hızla çarpıyordu. Ellerim boşlukta titremeye devam etti. O boşluk artık boş değildi; bir şey vardı orada. Görünmez ama gerçek. Bir elin sıcaklığını anımsatan, beni kendine çeken bir güç.

Parmak uçlarım havada kaldığında, sanki bir anlığına ona değmiş gibi oldum. Nefesim kesildi. Gözlerimden yaşlar aktı ama neden ağladığımı bilmiyordum. Bu korku değildi, bu acı değildi. Bu, anlatılamaz bir yakınlıktı.

İçimden bir ses tekrar yükseldi: "O senin yanında. Onu hissediyorsun."

Başımı kaldırıp karanlığa baktım. Hiçbir şey göremiyordum ama hissettim. Oradaydı. Gözlerimle değil, ruhumla gördüm.

O an kendime itiraf ettim: Ben artık geri dönemezdim. Onu istiyordum. Onun varlığını, onun gölgesini, onun sesini… Adını bilmiyordum, kim olduğunu bilmiyordum, ama kalbim çoktan onu tanımıştı.

Ve dudaklarım titreyerek bir kez daha fısıldadı, bu kez daha cesurca:

"Gitme…"

O an, odanın içindeki gölgeler dalgalandı. Ve ben, ilk kez yalnız olmadığımı değil… birine ait olduğumu hissettim.

---

More Chapters