Dünya, geminin penceresinden giderek büyüyordu. Mavi ve beyaz bulutlarla kaplı bu gezegen, SS-246'ın turuncu gökyüzünden ne kadar farklıydı. Alex, pencereden bakarken içinde tarifsiz bir heyecan ve hüzün hissediyordu. Arkalarında bıraktıkları her şey yanıp kül olmuştu.
MADISON:
(Alex'in koluna dokunarak)"İnanamıyorum... Gerçekten o kadar mavi ki."
HECTOR:
"Atmosfer verileri okuyorum.Oksijen oranı SS-246'a göre çok daha yüksek. İlk başta zorlanabiliriz."
Gemi, Dünya'nın ana üssüne doğru alçalırken, aşağıdaki manzara nefes kesiciydi. Okyanusların parlak maviliği, kara parçalarının yeşilliği ve bulutların bembeyaz dokusu... Hepsi SS-246'ın yapay güzelliğinden çok farklı, canlı ve organik görünüyordu.
İniş sırasında hafif bir titreme hissettiler. Geminin motorları sessizce durdu ve kapılar açıldı. İçeri dolan hava, Alex'in ciğerlerini yaktı. Temiz, taze, ama bir o kadar da yabancıydı. SS-246'ın yapay atmosferine alışkın ciğerleri, bu zengin oksijen karşısında şaşkındı.
ASKERİ GÖREVLİ:
(Megafondan)"Tüm SS-246 mültecileri, sağlık kontrolü için sıra oluştursun. Askeri personel sol koridoru, sivil personel sağ koridoru kullansın."
Alex, Hector ve Madison bakıştı. Hangisi olduklarından emin değillerdi. Sonunda genç bir subay yanlarına yaklaştı.
CAPTAIN REID:
"Alex,Hector, Madison? Ben Captain Reid. Sizleri özel eğitim programına aldık. Benimle gelin."
Üçlü, subayı takip ederek geniş, beyaz bir koridordan geçtiler. Duvarlardaki Dünya Birleşik Güçleri amblemleri, buranın ne kadar büyük ve organize olduğunu gösteriyordu.
Eğitim salonunda, onlara gök mavisi üniformalar verildi. Üniformaların kolunda, SS-246'ın turuncu ve mor renklerinden oluşan bir arması vardı.
CAPTAIN REID:
"Bu armayı,kaybettiğiniz gezegeni unutmamanız için tasarladık. Geçmişiniz sizin gücünüz olacak."
İlk günler fiziksel uyum testleriyle geçti. Dünya'nın yerçekimi SS-246'dan daha güçlüydü. Her adımda bacakları ağrıyor, nefes almakta zorlanıyorlardı. Ama her geçen gün daha güçlü oluyorlardı.
İki hafta sonra, artık eğitime başlamaya hazırdılar. İlk ders: Dünya tarihi ve galaktik siyaset.
EĞİTMEN:
"Mars Juji İmparatorluğu,son 50 yıldır 14 gezegeni işgal etti. SS-246 en son kurbanınızdı. Ama son olmayacak."
Alex, yumruklarını sıktı. İçinde bir öfke büyüyordu. Hector teknoloji eğitiminde yeteneklerini gösterirken, Madison tıp eğitiminde doğal bir yetenek olduğunu kanıtlıyordu.
HECTOR:
(Alex'e eğitim sonrası)"Dünya teknolojisi inanılmaz. SS-246'da hayal bile edemeyeceğimiz sistemler var."
MADISON:
"Tıp merkezindeki cihazlar...Yaralıları nasıl kurtarabilirdik bunlarla."
Altı ay sonra, artık tam teşekküllü askerler olmuşlardı. Fiziksel eğitimleri bitmiş, şimdi taktik ve strateji dersleri alıyorlardı.
CAPTAIN REID:
"Yarın ilk saha görevinize çıkıyorsunuz.SERMS gezegeninde keşif yapacaksınız. Basit bir mineral tarama görevi."
O gece, Alex uyuyamadı. Pencereden yıldızlara baktı. SS-246'ın olduğu yere bakmaya cesaret edemedi. Orada sadece yıldız tozu ve anılar kalmıştı.
MADISON:
(Yanına gelerek)"Sen de uyuyamadın mı?"
ALEX:
"Madison...Ya hazır değilsek? Ya başarısız olursak?"
MADISON:
"SS-246'dan kaçabildik,Alex. Her şeyi yapabiliriz."
Ertesi sabah, ilk kez bir keşif gemisine bindiler. Geminin adı "Umudun Şafağı"ydı. İsim, Alex'e ironik gelmişti. Onun umudu, SS-246'da küllerin arasında kalmıştı.
SERMS'e doğru yol alırken, Hector geminin sistemlerini inceliyor, Madison ilk yardım ekipmanlarını kontrol ediyordu. Alex ise pencereden dışarı bakıyor, içinde büyüyen boşluğu hissetmeye çalışıyordu.
CAPTAIN REID:
"Beş dakikaya SERMS yörüngesine giriyoruz.Hazır olun."
Alex, görev panelini kontrol etti. SERMS: Terk edilmiş maden gezegeni. Atmosfer ince, yüzey sıcak. Görünüşte risksiz bir görev.
Ama içinde bir şey, bu görevin hiç de risksiz olmadığını söylüyordu. Belki de sezgileri, onu gelecekteki tehlikelere hazırlıyordu. Ya da belki de sadece kaybettikleri gezegenin yasıydı bu hissettikleri.
Gemideki diğer askerler sohbet ederken, Alex, Hector ve Madison sessizce oturuyorlardı. Üçü de aynı şeyi düşünüyordu: Bu, sadece bir keşif görevi değildi. Bu, yeni hayatlarının başlangıcıydı.
Ve hiçbiri, SERMS'te onları bekleyen sırrın, sadece Alex'in değil, tüm galaksinin kaderini değiştireceğini bilmiyordu.