Gece, kasabanın üzerinde ağır bir karanlık gibi çökmüştü. Ay kırmızı ışığını ormanın üzerine saçıyor, her ağaç dalı uzun gölgeler oluşturuyordu. İçimde bir karışıklık vardı; korku, öfke ve bir yandan da güç hissi… Annemin mirası, kanımda titreşiyordu.
— Elif… hazır mısın? —Arda yanımda durdu, gözleri kararlı ve koruyucuydu.
— Hazırım… —Nefesimi derin aldım, kalbim hâlâ deli gibi çarpıyordu. — Ama bu sefer daha büyük bir şey olacak, hissediyorum.
— Evet… Lucian, sadece denemekle kalmayacak. Bu gece seni sınayacak ve gücünü görmek isteyecek. Ama unutma, ben yanındayım.
Ormanda sessizlik büyüyordu. Birden, rüzgar kesildi ve yaprakların hışırtısı durdu. Lucian'ın gölgesi ağaçların arasında süzüldü. Kırmızı gözleri, buz gibi bir ışıkla parlıyordu.
— Ah… küçük Elif… —sesi alaycı ve derindi. — Bu sefer seni yok etmek için geliyorum. Hazır mısın?
— Hazırım! —Güçlü bir ses çıktı dudaklarımdan. İçimdeki enerji bir dalga gibi yayıldı, kanım sanki ateşle dolmuştu.
Arda önümde durdu, ellerimden tuttu.
— Hatırla, Elif! Gücünü hisset ve kontrol et! Korkuya teslim olma!
Lucian hızla üzerimize geldi. Onun varlığını hissetmek, her hücremi sarsıyordu. Ama bu sefer korkmuyordum, cesaretim ve gücüm birleşmişti. Ellerimi kalbime bastım ve içimdeki enerji dalgasını yönlendirdim.
— Hadi! —Arda fısıldadı. — Onu durduracağız!
Gözlerimi kapattım, kanımı ve enerjimi Lucian'ın hareketine odakladım. Dalga yayıldı, gölgeler içinde Lucian geri çekildi. Ama bu sadece başlangıçtı.
— Etkileyici… —Lucian gülümsedi, gözlerindeki öfke derinleşti. — Ama bu kadarla yetinmeyeceksin!
Bir anda gölgeler hızla hareket etti ve ağaçların arasından binlerce karanlık şekil süzüldü. Lucian, gölgeleri silah gibi kullanıyordu.
— Elif! —Arda bağırdı, beni gölgesiyle korumaya çalışırken. — Odaklan! Enerjini kontrol et!
İçimdeki güç, annemin mirası ve kendi iradem birleşti. Ellerimden çıkan enerji dalgası, gölgeleri parçaladı. Lucian geri çekildi ama gözlerindeki şaşkınlık ve öfke büyüyordu.
— Sen… bu kadar güçlü olamazsın! —Lucian bağırdı. — Sen… annenden daha fazlasısın!
— Evet! —Dudaklarımdan çıkan ses güçlü ve kararlıydı. — Artık senin gölgen bana dokunamaz!
Arda yanımda durdu, gözlerimiz buluştu.
— Harika iş çıkardın, Elif. Bu gece sen sadece hayatta kalmadın; gücünü dorukta kullandın!
— Ama… bu kadar korkunçtu… —Elleri hâlâ titriyordu.
— Korku sadece senin düşmanın değil, aynı zamanda gücünün kaynağı. —Arda gözlerimi tuttu, elleri hâlâ sıcak ve güven vericiydi. — Ve unutma, ben hep yanında olacağım.
Kalbim hem korku hem cesaret hem de Arda'ya karşı tuhaf bir çekimle doluydu. Onun yanında yalnız değildim ve artık kendi gücümün farkındaydım.
Lucian geri çekildi, ama gölgesi hâlâ üzerimizdeydi.
— Bu bitmedi… —fısıldadı uzaklardan. — Seninle daha çok ilgileneceğim, Elif.
— Hazırım! —Fısıldadım, Arda'nın yanında dururken. — Ne yaparsan yap, ben korkmuyorum!
O gece, ormanın sessizliğinde yürürken fark ettim: artık karanlık sadece bir tehdit değil, aynı zamanda benim kontrol edebileceğim bir güçtü. Annemin mirası artık benimdi, ve Arda ile birlikte, Lucian'ın gölgesine karşı ayakta kalabilecektim.
— Elif… —Arda fısıldadı kulağıma, koruyucu bir şekilde. — Senin yanında olmak… hem bir görev hem de bir onur.
İçimde hem gurur hem korku hem de tarifsiz bir yakınlık vardı. Ve biliyordum: Bu karanlık yolculukta, Arda ve ben birlikte güçlenecektik, Lucian ne kadar güçlü olursa olsun.
---