Ficool

Chapter 2 - 2. bölüm Korku ve bilinmezlik

Orman derinleşiyordu. Ağaçların gövdeleri gökyüzüne doğru yükselirken, dallar birbirine sarılmış, ışık ve gölge oyunları yaratıyordu. Valina'nın küçük adımları yaprakların üzerinde yankılandı; her hareketi bir ritim, her nefesi bir melodiydi. Beyaz tüyleri, ay ışığında bir fısıltı gibi parlıyordu.

Koşarken kalbi deli gibi çarpıyor, nefes alışları göğsünü yakıyordu. Her adımında içindeki güç dalgalanıyor, bedenini zorlayacak kadar büyüyordu. Ama o güç, konuşmadan, sessizce ona yol gösteriyordu; bir fısıltı bile duymuyordu, sadece hissetti. İçinde bir boşluk vardı, ve şimdi o boşluk, varoluşuyla doluyordu.

Yanından bir grup tilki geçti. Normalde ürkmeleri gerekirdi ama hepsi Valina'ya saygı ile bakıyor, uzak mesafeden gözlerini ayırmıyordu. Tavşanlar kaçmak yerine durup onu izliyor, kuşlar gökyüzünde bir süre dönerek takip ediyordu. İnsan dünyasında bile bu etki vardı; küçük, narin ve masum bedeni, doğal bir otorite gibi görünüyordu.

Ama peşinde olanlar vardı. Normal kurtlar… büyük, kaslı ve acımasız. Bazıları iki kat büyük, gözleri kırmızıya çalıyor, dişleri hafifçe parlıyordu. Onların varlığı, Valina'ya hem korku hem de cesaret verdi. Küçük bedeni onları fiziksel olarak karşılayamayacak kadar narindi; ama içgüdüleri, bedeninin ve ruhunun her titremesiyle sınırlarını zorluyordu.

Yorgunluk çöktü. Bacakları ağırlaştı, nefesi kesildi, dili kurudu. Ama durmadı. Orman onu çağırıyordu; gizemli bir çekim, her adımda biraz daha güçlü bir şekilde hissediliyordu. Ayakları çamur ve yaprakların içinde kayıyor, her adımda bedenine acı doluyordu; ama bu acı, dönüşümün ve güçlenmenin bir parçasıydı.

Birden, ormanın derinliklerinden bir gölge belirdi: büyücü kadın. Valina'nın yorgun bedenini izliyor, sessizce adımlarını takip ediyordu. Elindeki asa, ay ışığında parlıyor, bir rehberin varlığını hissettiriyordu. Kadının gözleri Valina'yı taradı; korku yoktu, sadece dikkatli ve bilge bir izleme vardı.

Valina durdu. Su birikintisinin yanında nefesini düzeltti ve suya baktı. Beyaz tüyleri, ince kas yapısı ve küçük bedeniyle, kendi yansımasını gördü. Yansıması hem masum hem de güç doluydu; içindeki varlığın ve sessizce uyanan kudretin kanıtıydı. Kendine baktı ve fark etti: artık tek başına değildi, içinde bir şeyler uyanmış, ormanın çağrısıyla birleşmişti.

Koşmayı sürdürdü; ormanla bütünleşti, gölgelerle dans etti. Bazen ağaçlara çarptı, bazen bir çalıya takıldı; ama her seferinde daha güçlü kalktı. Bedeni küçük, ama ruhu genişti; yorgunluk dalgalarıyla birlikte bir özgürlük hissi yayıldı. Her nefeste, her adımda kendi sınırlarını test ediyor, varlığını yeniden keşfediyordu.

Büyücü kadın bir adım attı; Valina fark etti ama gözlerini ondan ayırmadı. Kadın sadece izliyordu; müdahale etmiyor, izin veriyordu. Bu sessizlik, Valina'ya hem güven hem de merak verdi. İçindeki güç dalgalandı, yorgunluk ve acı birbirine karıştı; ama sonunda bir denge hissetti. Orman, su ve rüzgâr… hepsi bir uyum içindeydi.

Bölüm, Valina'nın su birikintisine bakarken ve yansımasında kendini bir kurt olarak fark ederken sona erdi. Yorgun ama uyanık, küçük ama güçlü, masum ama etrafındakiler tarafından saygı duyulan bir varlık olarak. Orman sessizdi, ama Valina biliyordu ki bu sessizlik, sadece bir başlangıçtı.

Orman sessizdi. Valina, bembeyaz tüyleriyle küçük bedeninde nefes nefese duruyordu. Kalbi deli gibi çarpıyor, göğsü yanıyordu. İnsan dünyasının sınırları, ormanın derinlikleri… her adım bir bilinmezlik, her nefes bir korkuydu.

Korku dalgası yükseldiğinde, istemsiz bir şekilde bedeni titredi. İçinde hissettiği güç, bir kez daha uyanmak istedi. Ve o an, istemsizce… dönüşüm başladı. Dizleri kaydı, kasları gerildi; her hücresi acıdan çığlık atıyor gibiydi. Orman sanki nefesini tuttu, rüzgâr bile durdu.

Tam o sırada, ağaçların arasından bir ışık süzüldü. Büyücü kadın belirdi; elinde asa, gözlerinde hem bilgelik hem şefkat vardı. Adım attı ve sessizce büyüsünü yaptı. Beyaz ışık Valina'yı sardı; acı bir çığlık yükseldi, ama aniden bembeyaz bir elbise belirdi, tüylerin yerini zarif bir kumaş aldı. İnsan formuna geçmekte olan Valina, ışığın etkisiyle yavaşça durdu. Kadın, bir an için gülümsedi ve sonra sessizce kayboldu.

Ama büyücü gitmişti; Valina'nın kontrolü artık tamamen kendi üzerinde değildi. İçinde hissettiği güç yeniden kabardı. Acı bir titreme, istemsiz bir dönüşüme yol açtı. Tekrar beyaz tüyler, küçük kurt bedeni… ama gözlerindeki korku ve kararsızlık daha da derindi.

Küçük bedeniyle yere baktı, etrafı kokladı ve çantasını buldu. Ağzına aldı, nazikçe kavradı. Orman sessizdi; sadece yaprakların hışırtısı ve rüzgâr vardı. Valina, nereye gideceğini bilmiyordu. İnsan formuna dönmek istiyor, ama bunu nasıl yapacağını bilmiyordu. Her dönüşüm acı veriyor, nefesini kesiyordu.

Derin bir nefes aldı, gözlerini kapattı. İçindeki gücü hissederek, sakinleşmeye çalıştı. Acıyı kabul etti, korkuyu dizginledi, titreyen bacaklarını yere bastı. Her kasını kontrol etmeye çalışarak, istemsizce dönüşmeye başladı. Bembeyaz elbisesi tekrar belirdi; narin ve zarif bir form ortaya çıktı.

Artık tamamen insan olmuştu. Beyaz elbisesi ıslak tüylerinin yerini almıştı, saçları hafifçe nemli ama düzgün, gözleri ormandaki gölgelerden etkilenmişti. Derin bir nefes aldı; acı, yorgunluk ve rahatlama bir arada hissediliyordu.

Valina, insan formunda yavaşça yürüyor, ağacın arkasına gizleniyordu. Yurdun kapısına doğru ilerledi. Her adımı ağır, her nefesi kontrollüydü. İnsanlara geri dönmek, kendini güvenli hissetmek… ama içindeki kurt ve yaşadığı dönüşüm deneyimi onu huzursuz ediyordu. Mutlu değildi; çünkü ne yapacağını, nasıl davranacağını bilmiyordu.

Kapıdan içeri adım attığında, sessizlik içinde durdu. Kimseler yoktu kendi odasina doğru ilerledi...

More Chapters