Ficool

Chapter 52 - İSİMSİZ ÇAĞRI

(Ateş'in Anlatımı)

Gölgeler bana her zaman fısıldar. Ama o gece duyduğum şey, sıradan bir fısıltı değildi. Daha derin, daha titrek, daha gerçekti.

Azra'nın odasında karanlık ağırlaşmıştı. Perdelerin arasından sızan gri ışık gölgelerle oyun oynarken, ben onun nefesini dinledim. Kalbi telaşlıydı. Ellerini havada dolaştırıyor, sanki görünmeyen bir eli arıyordu. Ve sonra… o an geldi.

Dudaklarından dökülen kelime ince, ürkek ama aynı anda buyurgandı:

"Gel…"

Sanki bütün dünya sustu. Gölgeler nefesini tuttu. İçimde bir şey kırıldı. Çünkü o artık sadece düşüncelerinde değildi; beni bilinçli olarak çağırıyordu. Adımı bilmese de, kim olduğumu anlamasa da, o ses bana ulaştı.

Karanlığın derinliklerinden ona yaklaştım. Sesini ikinci kez duydum. Bu defa kelimeler tam değildi, parçalı bir fısıltıydı:

"Sen… neredesin?"

O an kalbim sıkıştı. Çünkü işte buydu. Onun ruhu, bana dokunmaya çalışıyordu. Benim varlığımı hissediyor, bana ulaşmak istiyordu.

Gölgeler dalgalandı. O hissetti. Yüzünü perdeye çevirdi, gözleri titreyerek karanlığı aradı. O bakışlarda korkudan çok başka bir şey vardı: Özlem.

İçimde iki ses çarpıştı.

Biri karanlıktı: "Cevap ver. Yanına git. O senin."

Diğeri ise susturmaya çalıştığım vicdanımdı: "Hayır. O bunu istemiyor. Henüz bilmiyor. Onu içine çekersen, geri dönüşü olmayacak."

Ama Azra'nın sesi tekrar tekrar kulaklarımda yankılandı. Her "gel" fısıltısı, zincirlerimi koparacak kadar güçlüydü.

Ben, gölgelerin efendisi… hayatım boyunca kimse beni çağırmamıştı. Hep ben seçtim, hep ben izledim, hep ben dokundum. Ama o… Azra, beni seçmişti. Bilmeden. İsimsiz bir çağrıyla.

Ve ben artık suskun kalamayacağımı anladım.

---

More Chapters