Ficool

Chapter 5 - kıyının ardındaki av

Rüzgâr, eski taş evin penceresinden içeri sertçe vurdu. Lambanın titrek ışığı bir anlığına söner gibi oldu, gölgeler odanın duvarlarında dans etti. Dışarıdan gelen çan sesi, her vuruşta biraz daha yaklaşıyordu. Çan, yalnızca fırtınalarda değil, birilerini uyarmak için de çalınırdı — ve bu gece deniz sakindi.

İlk adam pencereyi kapattı, gözlerini Lina'ya dikti.

— Kutuyu bırakma. Ne olursa olsun.

Üçüncü adam kapıya yöneldi, elini eski bir tabancaya attı.

— Arkadan çıkacağız. Önden gidenin dönüşü olmaz.

Evin arka kapısı, yosun kokan dar bir geçide açıldı. Kaldırım taşları nemliydi, sis buraya daha yoğun çökmüştü. Üçü, adımlarını sessiz tutarak ilerledi. Lina, kutuyu kollarına bastırmıştı; ahşabın yüzeyi, ellerinin sıcaklığına rağmen buz gibiydi.

Bir köşeyi döndüklerinde, sisin içinden siluetler belirdi. Karanlık paltolar içinde, yüzleri seçilemeyen beş kişi. Adımlarının ritmi, Lina'nın kalp atışlarına karıştı.

İlk adam, Lina'nın kolunu hafifçe çekti.

— Gözlerime bak. Sadece benim sesimi duy. Onlar yaklaşsa bile.

O an, Lina'nın zihninde kısa bir görüntü çaktı: başka bir zaman, başka bir gece… aynı sokak, aynı sis… ama bu kez o kutuyu taşımıyor, onun elini tutuyordu. Kalbi, gördüğü anının kendi geçmişinden mi yoksa başkasının hatırasından mı geldiğini ayırt edemedi.

Karanlık figürler hızlanınca, üçüncü adam tabancasını kaldırdı. Bir el silah sesi sisin içini yırttı. Gölgelerden biri yere yığıldı, diğerleri yay gibi gerildi.

Kaçış başladı.

Dar sokaklardan, tuz ve pas kokusunun hâkim olduğu limana doğru koştular. Yer yer taş döşemeler yosunla kaplıydı, kaygan zemin Lina'nın dengesini bozuyordu. İlk adam kolunu beline doladı, düşmesini engelledi. O anda Lina, onun dokunuşunda yalnızca koruma değil, yıllar önce kesilmiş ama hâlâ sızlayan bir bağın sıcaklığını hissetti.

Limanın ucuna geldiklerinde, eski bir balıkçı teknesi bekliyordu. Ama motoru çalıştırmak için zaman yoktu; figürler arkalarından fırtına gibi geliyordu.

Üçüncü adam tekneye atladı, kürekleri aldı.

— Bin! Motor sesini duyarlar. Sessiz gitmemiz gerek.

Tekne suya açıldığında, sis denizin üzerinde ağırlaşmış, adeta hareketlerini yutuyordu. Yalnızca küreklerin ritmi ve Lina'nın kucağındaki kutunun hafif tıkırtısı duyuluyordu.

İlk adam yanına yaklaşıp fısıldadı:

— Onlar seni istiyor, kutuyu değil. Bunu bilmen gerek.

Lina nefesi kesilmiş gibi durdu.

— Neden?..

Adam, bakışlarını denizin karanlığına çevirdi.

— Çünkü sen… zaten bir kez öldün.

Sis, o sözleri sanki bir daha kimse duymasın diye içine çekti. Ama Lina artık biliyordu; bu kovalamaca yalnızca hayatta kalma mücadelesi değil, aynı zamanda hatırlaması gereken bir hayatın peşinde koşuyordu.

---

More Chapters