Ficool

Chapter 7 - Yaranın içinden

Optimus Prime'ın göğsünden geçen darbe, metal zırhı paramparça etmişti. Çatlağın kenarına düşerken, çevresini saran karanlık titreşti; sanki mekân, onun acısını hissediyordu.

Energon damlaları, yerçekimsiz boşlukta yavaşça süzülürken, her damla bir anıyı yansıtıyordu — Autobotların gülüşleri, Cybertron'un altın günleri… ve savaşın en karanlık anları.

Başta sadece fiziksel bir ağrıydı. Ama birkaç nefes sonra, o ağrının derinliklerinden başka bir şey yükseldi.

Bir ses.

İlk başta boğuk, anlaşılmaz… sonra giderek netleşen, metalik bir yankı:

"Beni bul… beni çıkar…"

Optimus ayağa kalkmaya çalıştı ama dizlerinin altındaki zemin yoktu. Sanki kendi Spark'ının içinde yürüyordu. Etrafında, gökyüzü yerine devasa mekanik çarklar dönüyordu; her dönüş, kalbinin atışıyla aynı ritimdeydi.

Ve her çarkın kenarında, tanıdık yüzler belirdi: Ratchet, Bumblebee, Elita… Ama gözleri boş, yüzleri ifadesizdi.

Bir adım attı. Zemindeki yansımasında kendi yüzünü gördü — ama o, Prime yüzü değildi. Daha karanlık, daha keskin hatlı, gözleri kan gibi kızıl bir maskeydi.

Ses yeniden konuştu:

"Sadece bedenini değil… zihnini de bana vereceksin."

Optimus kılıcını kaldırmak istedi. Ama elinde tuttuğu şey artık kılıç değildi — avuçlarının arasında kendi Spark'ını sıkıyordu. Parlak mavi çekirdek, avuçlarında titriyordu. Onu bırakmak demek, kendini bırakmak demekti.

Ama ses ısrarla fısıldıyordu:

"Beni çıkar… beni çıkar…"

Aniden etrafındaki karanlık çatladı. Çatlakların arasından kızıl ışıklar sızdı. O ışığın içinde dev bir siluet yükseldi; kolları zincirlerle bağlı, ama gözleri özgürdü. Ve o gözler, Optimus'un içine baktığında, tüm galaksi soğudu.

"Artık aynı zincirin halkalarıyız, Prime."

Optimus, dizlerinin üzerine çöktü. Göğsündeki yara parlıyor, sanki içinden o varlığın ışığı sızıyordu.

O an anladı: Bu savaş artık dışarıda değil… kendi zihninin en derininde başlayacaktı.

Ve zihninde düşman kazanırsa, dışarıda kazanmanın hiçbir anlamı olmayacaktı.

--

More Chapters