Ficool

Chapter 1 - Bölüm 1:Şimdi Bana Ne Olacak?

Elyrium ve Athelgard arasında ki büyük savaşta ailem öldürüldü. Ben ve dostlarım ise tutsak olarak Elyrium Dükanlığına götürülüyorduk. Yolda ilerlemek çok zordu, hep kayalıktı hiç düzlük yoktu ve bu prangalar işi daha da zorlaştırıyordu.

Dostlarımın hepsi yol boyunca karşılaştığımız canavarları atlatmak için yem niyetinde kullanıldılar. Şimdi bana ne olacaktı? Ben de mi onlar gibi kurban edilecektim yoksa köle olarak satılacakmıydım? Özgür ruhlu biri olduğum için ölmeyi tercih ederim. Zaten 8 yaşında bir köle kimsenin hiçbir işine yaramaz. Bu yüzden muhtemelen uzun bir süre kimse beni almaz. En azından öyle umuyorum. Rüzgar her ilerleyişimizde daha da şiddetleniyordu. Sanki oraya gitmemem gerekiyormuş gibi... Tanrım ben duruma düşmeyi hak edicek ne yaptım? Athelgard Dükanlığının varisi olarak bu duruma düşmemeliydim. Onlar bize ihanet etmeseydi...

Gözlerimde ki ışıltının solmasını hissedebiliyordum. Elyrium'a ulaşmadan onların elinden kurtulmanın bir yolunu bulamazsam her şey sona erecekti. Cehennemden daha beter bir hayat beni bekliyordu. Güneş batmaya yakın nihayet mola vermeye karar verdiler. Kendimi bir yarı ölü gibi hissediyordum. Bir köşeye çekilip yere oturdum. O an içten içe belli etmeden sadece ağladım. Uzun bir süre boyunca... Bir çift ayak sesiyle hızla irkildim. Genç bir asker yanıma gelip ne oldu neden bu kadar sessizsin dedi. Yol boyunca da baya sessizdin, görünüşe bakılırsa dostlarından tamamen farklı bir kişiliğe sahipsin. Bu sözlerin ardından sessiz kaldım. Bana kendini tanıttı ve bana adımı sordu. Arthur... Arthur Hermes dedim çekingen bir tavırla.

Hermes mi? dedi şaşkın bir şekilde, belli ki hiç beklemiyordu. Sen bir asilmisin? Cidden mi? Bu kadar yüksek seviye bir soyluyla bu şekilde konuşmak ve karşı karşıya olmak garip hissettiriyor.. Utançtan yerin dibine gireceğim, hanem adına bir utanç kaynağı oldum. Hermesler özgürlüğe olan düşkünlükleri ile bilinirler. Evet böyle bir söylenti duymuştum, peki sende öylemisin? Hemde nasıl öyle ki eğer ki bu durumdan kurtulmamın tek yolu ölüm ise ölmek istiyorum.. Bu korkunç birşey, küçük bir çocuktan böyle birşey duymak cidden çok korkunç. Ben bir Hermes'im, buna şaşırmamalısın. Hey Arthur savaşın neden çıktığını biliyormusun? Ablam... Ne? Elyrium Dükü oğlu için ablamı istedi. Babam ise kesin bir tavırla reddetti. Sonuç ortada annem ve babam öldü, ablam ise ne durumda bilmiyorum. Ah şu soylular çok saçma sebeplerden savaş çıkartıyorlar. Yani ben bu savaşta sırf efendim senin ablanı alsın diye mi onca dostumu kaybettim? Evet bir nevi öyle. Hadi gel bir şeyler atıştırmak moralini az da olsa yerine getirecektir. Hey Alice, şimdi bana ne olacak? Yaşayacakmıyım yoksa ölecekmiyim? Özgür mü olacağım yoksa köle mi? Canavarla yem mi olacağım yoksa acınası bir halde devam mı edeceğim? Bu prangalardan ne zaman ve nasıl kurtulacağım?

Bilmiyorum, bunu cevaplayamam. Peki öyle olsun ancak bir daha ki sefere kesin bir cevap istiyorum. Pekala o halde cevabı hazırlamaya başlasam iyi olur. Ama önce birşeyler mi yesek? Haklısın hadi gidelim... Gün batımı eşliğinde bir kenarda yemek yerken bir yandan da askerleri izliyorduk. Kendi kendime iyice sarhoş oldular. Ne yapacaklarını bilemeyecek düzeye gelmeleri yakındır dedim. Fark etmeden yüksek sesle söylemiştim ancak duyan tek kişi Alice'ti. Bunu nasıl anladın dedi. İlk başta biraz irkildim ama sonra gözlem yeteneğim iyidir dedim. Bu iyi değil, çok iyi... Sanırım evine dönmek için elinden gelen her şeyi yapacaksın. Ne gerekiyorsa- Kılıç kullanabilirmisin? Evet, kılıç fazla büyük olmadığı takdirde oldukça iyi kullanırım. O halde tetikte ol onlar iyice içtikten sonra prangalarını çözmek için geleceğim. Bunu bana neden yapasın ki? Beni bekleyen hiçkimse kalmadı ama seni bekleyenler ve sana ihtiyacı olanlar var, anlayacağın geri dönmelisin. Bana ihtiyacı olan tek kişi ablam, benden büyük olmasına rağmen daha çocuksu bir kişiliğe sahip. Her neyse sonuç olarak bugün yollarımız ayrılıyor.

Zaman hızlı geçti, hava karardı herşey tahmin ettiğimiz gibi ilerliyordu. Alice anahtarı aramakla meşguldü. Bu süreçte ise ben bir kenara yığılmış silahlar arasından kendime uygun bir kılıç arıyordum. Lanet olsun burada bana uygun birşey yok. Hey Alice anahtarı buldun mu? Evet buldum hemen geliyorum. Prangalarımdan kurtulunca kendimi tüy kadar hafif hissettim ki öyle hissetmekte haklıydım. Kendine uygun bir silah bulamaman kötü oldu. Kendini canavarlara ve ya yağmacılara karşı nasıl koruyacaksın? Merak etme orasını bana bırak dedim ve atmosferde ki etheri elimde toplayıp şekillendirdim. Bir mızrak, hayır daha çok odaklanmalıyım... Birkaç dakika sonunda işte mükemmel bir etherik kılıç. Kabzası oniksten geri kalan kısmı ise kan kırmızısı renginde ki etherden oluşan güçlü bir kılıç- Wooowww çok güzel bir kılıç. Evet ve bu kendi saf gücümü kullanarak oluşturduğum 4. silah.. Ona rağmen bu kadar güzel olmasını beklemiyordum. Tabiri uygunsa kılıcın aurası var. Hahaha aynen öyle. Neyse herşey için teşekkürler ben yavaştan ayrıldam iyi olur. Tekrardan görüşmek üzere kendine dikkat et.

More Chapters