Çağan: (Bugün itibariyle 6. yaşıma girdim. Temmuz ayında doğduğum için doğum günüm yaz mevsiminin ortasına denk gelmişti.)
Çağan: (Ailem çalıştığı için bana normalde komşu bakıyordu fakat yazın o da çalıştığı için beni şehir dışına, dedem ve anneannemin yanına göndermişlerdi.)
Çağan: (Sındırgı'ya gelmiştim. Ve bu ilk gelişim olmayacak, sık sık geleceğim buraya.)
Çağan: (Dedemin evi ve bahçesi genel olarak pembe renkliydi. Birkaç yıl sonra depremde yıkılacak bir bina fakat bu şuanda önemli değil.)
Çağan: (Arka bahçeye giden yol burası. Tahta çubuklar ile ninja gibi hissederek oyunlar oynardım.)
Çağan arka bahçede ufak bedeni ile anılarını tazelerken neşeli bir ses ile dedesi ona seslendi.
Erdoğan: [Çağan yemek vakti!]
Çağan: [Geliyorum dede!]
...
Çağan: (Evler ve giysiler Sındırgı'da eski usuldü. Fakat bu yemeklerin lezzetine yansımıyordu. Yıllar geçse de anneannemin yaptığı köfte mükemmel oluyor.)
Çağan: (Dedemin evinin tam karşısında bir site var. Kuzenim ile orada tonlarca anımız var ve hayatımdaki ilk arkadaşımı da orada edineceğim.)
Çağan yemek yerken hafifçe sırıtır.
Çağan: (Tabii bu sefer işler biraz farklı olacak.)
Birkaç gün sonra Çağan dedesinden izin alıp karşı siteye gider.
Çağan: (Burada olduğundan eminim.)
?: [Woof!]
Çağan bu sesi duyunca kara gözleri daha da açıldı. Karşıdaki bir köpek direkt ona doğru havlıyordu.
Çağan: (Tam da istediğim yerde.)
Köpeğin yanında duran bir çocuk daha vardı. Oldukça neşeli ve köpeğin sahibi gibi duruyordu.
Çağan: (O köpek sahipsiz. Adı Boncuk'tu. Beyaz tüyleri, zayıf ve küçük bedeni ne kadar sevimli bir görüntü ortaya çıkarsa da o köpek hakkında bir gerçek vardı.)
Boncuk: [Woof! Woof!]
Çağan: (O köpeğin jilet kadar keskin dişleri...)
??: [Hey sen ordaki! Gel gel tanışalım!]
Çocuk gülümseyerek Çağan'ı yanına çağırıyordu. Bu çocuğu Çağan iyi hatırlıyordu.
Çağan: (Efe.)
Çağan yanına yaklaşınca Efe konuşmaya devam etti.
Efe: [Boncuk yabancılara karşı huysuz olabilir fakat tanıştıktan sonra oldukça sevecendir aslında.]
Boncuk: [hrrr...]
Çağan: [Isırmaz... Eminsin değil mi?]
Efe: [Elbette! Hiç endişelenme.]
Çağan: (Bok Issırmaz. Önceki hayatımda sevmeye çalıştığımda üç parmağımı koparmak üzereydi. Bedenime hayatım boyunca çıkmayacak bir iz bırakmıştı. Bu şeytan köpek kuduz olsaydı o gün çoktan ölmüştüm.)
Çağan elini yavaşça götürüp ardından hemen geri çekti.
Köpek, Çağanın elini ısırmaya çalışmıştı fakat Çağan elini çektiği için ısıramamıştı.
Efe: [H-hey Boncuk!]
Köpek Efe'nin kucağından çıkmak için debeleniyordu. Çıkarsa mutlaka Çağan'ı ısırmak için koşacaktı.
Çağan: [O senin köpeğin mi?]
Efe: [Hayır. Sokak köpeği fakat buraya benim için uğruyor. Bir aydır beraberiz.]
Çağan: [Anladım. Onu siteden çıkarır mısın?]
Efe: [T-tabii. Bugün neden böyle yaptı anlamadım.]
Çocuklar tüm gün tanışır ve eğlenirler. Ardından Çağan, akşam yemeği için evine gider.
Çağan: [Yakın zamanda geri geleceğim!]
Efe: [Tamamdırr!]
Efe: (Yeni bir arkadaş edindim... Çok mutluyum.)
...
Artık hava kararmıştır. Efe hala dışarda, sitenin içinde Boncuk'u seviyordur.
Efe: [Boncuk d-dur yanağımı yalamayı kes ahahaha!]
?: [...]
Ağır adımları ile siteye birisi giriş yaptı.
?: [...]
Binanın gölgesinde kalan bir çocuğun silüeti oracıkta belirdi.
?: [Hey Efe. Oynamaya geldim.]
Gölgelerden çıkan Çağan, tuhaf bir şekilde gülümsüyordur. Elinde ağır ve kalın bir taş vardı.
Efe: [Ah sela- hayır!]
Boncuk Çağan'ı görünce hemen olduğu yerden kalkıp Çağan'a doğru koşmaya başladı.
Çağan: [Biliyordum. Bu köpek başından beri bir şeytan.]
Efe: [Bonguç geri gel!]
Çağan: (Şuanda bulunduğum durum... En nefret ettiklerimden. Bu köpek eğer beni ısırırsa Efe, onun adına özür dileyecek ve her şey eskisi gibi devam edicek. Fakat eğer ben kendimi savunup köpeğe saldırırsam Efe benden nefret edecek.)
Çağan: (Nedeni basit. Efe aptal birisi. Köpeğinin zarar görmesini istemez ancak arkadaşı zarar görse bişey olmaz. Bu aptal köpek sözde "bilinçsiz" olduğu için bana saldırıyor. Ben ise bilinçli olduğum için ona vurmamam gerektiğini biliyorum.)
Çağan: (Aptal birisi tabiki böyle düşünür. Fakat bir yere kadar haklı da. Ben bilinçli biriyim. İstediğimi yaparım. İstediğim gibi yaşar, istediğim gibi bozar, istediğim gibi yıkarım...)
Köpek yeterince yaklaştığında Çağan, elinde tuttuğu taşı tam zamanında Boncuk'un kafasına geçirerek köpeğin uzağa yuvarlanmasına sebep oldu.
Efe: [BONCUK! HAYIR!]
Efe, Çağanın yanından geçerek köpeğin yanında çöker.
Gözlerinden yaşlar akıyordur.
Efe: [Yaşıyor... N-neden vurdun ona!]
Çağan: (O gözler her şeyi anlatıyor. Bir aptalın gözleri.)
Çağan: [Isırmasın diye.]
Efe: [K-kaçsaydın o zaman!]
Çağan: [Ben kendimi savundum. Bir yanlış görmüyorum.]
Efe: [Abime söyleyeceğim seni! Ondan da savunsana kendini.]
Çağan: (Neredeyse unutuyordum. Aptal Efe ve ondan üç yaş büyük olan, aptal Abisi Onur.)
Boncuk yeniden ayaklandı ve Çağan'a doğru bakarak kontrolsüzce havladı.
Çağan: [Şeytan köpek seni.]
Efe: [B-boncuk dur artık!]
Efe gözlerinden yaşlar akarken Boncuk'u durdurmaya çalıştı fakat istediği gibi olmadı. Boncuk Efe'nin kolunu ısırdı ve Çağan'a doğru yeniden atıldı.
Efe: [Agh!]
Efenin kolundan kanlar akarken Boncuk kafasının üstüne bir taş darbesi daha yedi.
Yere yatmış hayvan ardından karnına sert bir tekme ile binanın duvarına doğru sürüklendi.
Efe: [D-dur...]
Çağan: [İki yüzlü canlılardan nefret ederim. Bana çok zararları olmuştu. Gerek maddi gerek manevi beni çok kez üzmüş veya yıkmışlardı. Zamanla insan, hayvan, bitki, böcek ayırmadan iki yüzlü olan hiçbir şeye acımamayı öğrendim.]
Çağan elindeki taşı kafasının üzerine kadar kaldırdı. Korkunç karanlık gözleri doğrudan köpeğin gözlerinin içine baktı.
Efe: [Hayır...]
Çağan: [Geber, şeytan.]
Çağan elindeki taşı tüm gücüyle ufak köpeğin suratına indirdi. Köpeğin yüzü dağıldı, dişleri fırladı, gözleri parçalandı ve çok fazla kan aktı.
Kafatası kesin bir şekilde ezilmişti.
Efe: [...]
Efe'nin suratı oracıkta donakalmıştı. Boncuk'un ölmediğini ummak istiyordu fakat bunu bile başarıyordu. Çok sevdiği bir canlının kafatası gözlerinin önünde ezilmişti.
Çağan taşı ve köpeği orada bırakıp yavaş yavaş uzaklaşmaya başlamıştı.
Efe: [Hey... Bu yaptığından sonra, cezası olmayacak mı saniyorsun?]
Çağan: [Pfft! Ahahahahaha!]
Çağan absürt şekilde bir kahkahaya boğulmuştu. Hiç uygun olmaması gerektiği halde hemde.
Çağan: [Ceza mı? Gerçekten mi? Kim? Kime? Aptal olma! Sındırgı'dayız. Burada kime ne olduğu toplum içinde olmadığı sürece umursanmıyor bile. O köpeğin bir mezarı mı olacak sanıyorsun? Tam bir salakaın Efe.]
Efe'nin suratı buz kesilmişti ve sadece Çağan'a bakıyordu.
Çağan: [Burada ölen canlılar umursanmaz. En yakın jandarma ofisi kilometrelerce uzakta ve işini iyi yapmıyor. Hele ölen şey bir köpek olunca kimsenin sikinde olmaz. Ben o köpeği parçalayıp meydanda dağıtsam bile ceza almayacağım.]
Efe: [...]
Çağan yeniden arkasını dönüp ağır adımlarla yolun karşısındaki anneannesinin evine doğru yol aldı.
Efe ise orada öylece Boncuk'un cesedine bakıyordu.
...
Çağan: (Sındırgı'daki birçok kural ve kanuna hakimim çünkü ben de eski hayatımda çok kez haksızlığa uğramıştım. Benim de beslediğim bir kedi vardı fakat zorbalar tarafından öldürülmüştü. Ve zorbalara ne mi oldu? Hiçbir şey. Önceki hayatımda bunu o kadar eleştiriyor ve nefret ediyordum ki. Fakat bu sefer farklı olacak. Bu kez bu kuralsızlıktan ben yararlanacağım. Haksızlık yapan da, zorbalayan da, zarar veren de ben olacağım. Doğru insan olmak doğruluk değildir. Eğri insan olmak gerçek doğruluktur. Bunu ilk hayatımda anlayamamış olmam büyük bir hataydı. Ve ben, şimdi sonuna kadar eğri olmaya hazırım. Ne kadar eğri olursam olayım doğru yolda olduğum gerçeğini değiştirmeyecek. Ben sonuna kadar böyle devam edeceğim çünkü BEN ANA KARAKTERİM.)
...