Ficool

Chapter 1 - 1. Bölüm

Zeynep koşarak "Ouija tahtasını ben getiririm dedi. Çok eğlenceli olacak."

Ali yan odaya geçen Zeynep'in sesine doğru başını çevirdi hafifçe gülümsemeye çalışarak. Nerden çıkmıştı bir çağırma ritüeli yapma işi diye düşündü. Birazdan, ışıklar sönünce karanlık odayı sadece dışarıdaki sokak lambasının aydınlatacağı fikri aklına düşer düşmez buz kesmişti. Yetiştirme yurdunu hatırlatırdı bu lambalar ona. Belli bir saatte yapılacak bir şey kalmayınca Ali bu lambaya bakar, onun güneş olduğunu hayal ederdi. Işığı büyük, kocaman olacak ve yükselecekti. Belki böylece sabah da geri gelirdi. Ölü bir şeyin dirilmesi kadar isterdi bunu da. Hem oradaki sabahları daha çok severdi Ali. Geceden korktuğu için değil, gece boşluktu, sokak lambasının aydınlatamayacağı kadar boş. Evlat edinilişini düşünmeye varamadan Zeynep içeriye elinde oyuncak gibi bir şeyle geliverdi. Rıfat elini omzuna koydu ve:

"Hadi kardeşim, biraz ayıl. Kötü görünüyorsun. Bir yüzüne su falan çarp istersen." İyi çocuktu bu Rıfat. Neredeyse yetimhaneden kurtuluş hikayesini böldüğü için kızamayacağı kadar iyiydi hem de. Ali çoğu zaman kendini onun enerjsine çekilir hissederdi. Sakin, mutlu bir havası vardı. Ali onun gibi olmak ister, hatta bazen bu halini kıskanırdı bile.

"Uyuyacaksan yan odaya geç yat" dedi Cafer sevimsiz bir gülümseme yüzündeydi. Burada yetişkinler bir aktivite yapacak.

Aktivitene de sana da demeyi çok isterdi Ali, ama sustu. Hem evin onun olmasından, hem de ortamda onu kollayabilecek kimsesi olmadığı için bu lafları yutar gibi yaptı. Cafer, eski kız arkadaşı Melisle sevgiliydi ve ortalarda dolanması bile Cafer'in otoritesi için bir tehdit gibiydi sanki. Melis de güzel bir kız olsa gam yemeyeceğim diye düşündü, ondan ayrıldıktan sonra Allah affetsin yüzü garipleşmiş, sanki çökmüştü. Sosyal medyadan eklemeye bile uğraşmıyordu profil fotoğrafını gördükçe onun. En azından mutlu olunacak şeyler de vardı. Burada sosyalleşiyordu, insanlar vardı, iyiyim dedi. Panik ataklarım geçti, ve Melis daha çirkin.

"Hadi o zaman, ne duruyoruz başlayalım."

"Kimin enerjisi yüksek? kim istiyorsa o başlasın."

Rıfat öne atılarak "ben" dedi, sakinliğinden beklenmeyecek bir atılganlıkla söyleyivermişti bunu.

Cafer, "ilginç bir gece olacak" diyiverdi. Yüzünde demin Ali'nin susmasının verdiği bir rahatlama vardı ve gülümsemesi sürüyordu.

"Orası kesin aşkım" dedi Melis. Uzanıp Cafer'in elini tuttu."Başlayalım o halde" dedi Rıfat. gerekli sözleri söyledikten sonra hepsi parmaklarını fincanın üstüne koydular. Fincan hareket ettiğinde ortam birden buz kesti. Yavaşça harflere gidiyordu, ilk harf F'ydi. Fincan yerinden oynamaya devam ederek felç kelimesini yazmıştı. Ali çok şaşırmış görünüyordu ve kimse sebebini anlamamıştı. Ardından mutlu ve ilgili bir gülümseme yüzüne oturdu. Bardak harekete devam etti ve kurtar kelimesini verdi. En son da A,l,i harflerini işaret edince herkes merakla Ali'ye baktı. Onunsa gözünde yaş, neredeyse sevinçten ağlayacak gibiydi. Cafer yüksek sesle konuşmasına başladı:

"bilerek yaptınız değil mi? Altında bir şey mi var? Yoksa bu sünepe herif neden bir ruhun dikkatini çeksin? Şuna bak, hayattaki en büyük başarısı bu sanki, ağlayacak."

Ali artık olanları sineye çekemiyordu. "Sende o da yok galiba bu kadar horozlandığına göre."

"Ali kardeşimizin çenesi açılmış. Doğru söyle kızlar baksın diye yaptın bunu değil mi? Yoksa bir sünepe olarak seninle aynı kaldırımda yürümezler."

"Sevgilinle eskiden aynı kardırımda çok yürüdük anlatır ona sorarsan, daha fazlasını da yaptık."

Cafer önünde duran tahtayı ve fincanı iki eliyle ileri doğru devirip ayağa fırladı. Ali de onu takip etti. Ali ilk defa biriyle yumruk yumruğaydı ama bu Cafer bunu hak ediyordu doğrusu. Maçlarda gördüğü gibi çenesine bir yumruk atmaya çalıştı ama elinin daha çok ağrıdığını düşünüyordu. Araya girdiler ve ikisini ayırdılar.

"Sen bittin oğlum. Başın dik yaşayabileceğini mi sandın? Artık ne yaparsan yap boş, hayatını harcadın."

İkisi de kendilerini tutan kollardan biraz tehdit ve hakaretleştikten sonra Ali Cafer'in evden çıkıp evine gitmek için bahçeyi geçerken ağlıyordu. Olan bitene inanamıyordu. Çağırdıkları ruh geçen yıl vücudunun yarısı felç olmuş bakıcı annesini bilmişti. Acaba daha neler biliyordu? Onu iyileştirebilir miydi? Ali'nin bu işin peşini bırakmaya pek niyeti yoktu. Evine girerken yolda yan yatıp araçların geçmesine izin vermeyen bir bisikleti yoldan çektikten sonra evinin demir kapısını açtı. Birkaç teşekkür kornası duymuştu. Sonunda evine girdiğinde annesinin zorlukla pencereden kafasını çevirip ona baktığını gördü. Gidip karşısına oturunca ellerini birbirinin ellerine attılar. Ali annesinin elinin üstündeki elini öptü.

More Chapters