Her zaman ki gibi okula geç kalarak koşuyordum- ki bu sürekli yaptığım bir şeydi bu yüzden oradan geçen kişiler buna alşmıştı - kulağım da ise kulaklığım vardı bu sayede gazlanıyor ve daha hızlı gidiyordum.Okula kısa yol alan alt geçite yaklaştığımı görünce yavaşlayıp soluklandım, tamam koşarak sağ sağlim gelebilmiştim ama ben sakar bir insandım merdivenlerde koşarsam bir yerimi falan kırardım, bu yüzden koşmadan inicem artık.
Alt geçite gireceğim sırada çaprazımdan yukarı doğru çıkan biriyle çarpıştım, sağ omzumu ovarken aynı zaman da müziği durdurdum ve çarptığım kişiye döndüm."Ay kusura bakma gongzi(kardeş),acelem vardı da umarım canın yanmamıştır, gerçi böyle fizikle sinek ısırığı kadar kalmıştır birazdan bir şeyin kalmaz ehem neyse tekrar üzgünüm" diyerek gülümsedim ve elimi çarptığım omzuna koyup pat patladım.
Giydikleri asla mu mahalleye uygun olmayan pahalı şeylere benziyordu.Beyaz bulutlu bir bandana koluna bağlıydı ve saçları özenle taranmıştı. Modeldir belki diye kestirip atacakken adamın bana karşı bakışlarını fark ettim ve orada anlamlandıramadığım bir sürü duyu vardı
.Özlem, şaşkınlık, imkansızlık ve üzüntü...
Bunlar beni biraz duraklatsa da geç kaldığımı hatırlayınca el sallayıp merdivenlerin trabzanlarından kaymaya başladım. Sonuçta merdivenlerde koşmayacağım dedim kaymayacağım değil, değil mi?
Kayarken sevinçle geçitte bağırmaya başladım " bu şey bir harika dostım, çok eğlenceli!" Sesim geçitte yankılanırken karşı trabzanlarda benim gibi kayan kankam Nie'yi gördüm o ise bana cevap veriyordu " kesinlikle katılıyorum! Sıkıcı hayatıma eğlence katıyor!" İkimizin kahkahaları yankılanırken sona gelip atladık ve beşlik çaktık.
"Okula geç kaldık kanka koş!" Diyen Nie'ye sırıtarak baktım ve geçitin sonuna gelmiş bulunduk. Yoldan düz devam etmek yerine Nie'nin kolunu çekiştirerek soldaki evin duvarından atladık ve düz devam ettik."Neden evin bahçesine girdik Wei?" Diye saf saf soran Nie'ye baktım fakat cevap vermeyip onu sürüklemeye devam ettim. Bahçeden çıkınca ara sokağa girdik ve düz koşmaya devam ettik.
Nie merak etse de sorgulamadan bana uymuştu ki bu bana güvendiği anlama geliyordu. Biraz daha devam edince sokağın sonuna geldik, soluklanan Nie'ye biraz ileride kalan okulu işaret ettim."Her geç kaldığım da alt geçit ve az önceki ev sayesin de kıl payı yetişiyorum. Bundan sonra burayı kullanabilirsin Nie" diyip kocaman gülümsedim ve okula girdim arkandan ise Nie.
Yeni bir şey keşfetmenin mutluluğuyla elindeki yelpazeyle kendine estirerek gülüyordu.Okula girip hemen sınıflara girdik ve girmemizden 3 dk sonra hoca gelmişti ki ucuz yırtmıştık. Nie ile yan yana olan sıralarımıza geçince hoca çoktan matematik anlatmaya başlamıştı. Nie'ye yaklaşıp fısıltı şeklinde konuşmaya başladım.
"Pişt Nie bir şey anlatacağım"
"Ne anlatacaksın?"
"Bugün hani alt geçite girdim ya?"
"Eee?"
"Heh işte girerken bir adamla çarpıştım Allah affetsin adam taş gibi fakat kıyafetleri bu yer için fazla pahalı görünüyordu ve kolunda bulutlu beyaz bir bandana vardı. Sanırsam modeldi fakat tuhaf olan giderken bana bakışlarıydı"
"Nasıldı yani?"
"Yani işte ünlülerin jilet gibi kıyafetleri ve kolunda bileğin de bulutlu beyaz bandana tarzı bir şey takıyordu, elindeyse ağaç çubuğu gibi bir şey vardı."
"Vay be kadar da garip, normalde buraya öyle çok zengin uğramaz ve genelde zenginler kendilerine oynayacak oyuncak ararlar. Bir daha karşılaşırsanız hemen uzaklaş ordan belki tuhaf bir fantezisi falan vardır."
"Pek zannetmiyorum, kötü düşünceleri yok gibiydi belki de yalnızca bazı ortamları merak etmiş olabilir ne malum ki?"
"Ah dostum çok safsın ve yine başına bela açacaksın"
"Ya hep bela açıyormuşum gibi konuşma! Yalnızca bela beni takip ediyor o kadar"
Tane devam edecektim ki hoca seslendi. "Kim konuşuyor bakayım?" Dediğinde parmağımla Nie'yi işaret ettim ve onun da beni işaret ettiğini gördüm. Hoca ise en son benim sesimi duymuş olmalı ki " Wei wuxian! Hemen tahtaya gelip bu soruyu çözüyorsun" dediğinde Öfleyerek sıradan kalktım ve tahtaya doğru iletlerledim.
O sırada ise Cheng bana sırıtıyor du. Sen şimdi görürsün diye düşünerek soruya çözmeye başladım. Hm ilk olarak sayıların katlarını aldım sonra kendilerinden iki katı ile çarptım ve kare kök içine alıp bir birine böldüm. Sona kalan sayıyı ise sadeleştirip altına iki çizgi atarak sonucumu ortaya çıkardım.Hoca bana memnuniyet ile bakarken Cheng ise somurtarak bakıyordu. Ona karşılık gülümsedim ve sıraya geçtiğim zaman Nie ile yumruk tokuşturduk.
Zil çaldığı gibi ablamın yanına gittim ve başımı okşaması için eğdim.
"Abla, ne kadar zekiydim gördün değil mi? Bu yüzden beni ödüllendirmelisin." Dediğim zaman ablam kibar bir gülümsemeyle elini kafama koydu ve okşamaya başkadı.
"Evet, A-xian'ımız çok zeki. Eve gidince tavuk güveci yapacağım söz." Gözlerim anın da parladı, ablam tavuk güvecini çok güzel yapıyordu bu yüzden ona bayılıyordum. Cheng ise şaşkın bakışlarla ablama bakmaya başladı.
"Abla! E hani ben? Bana yok mu?" Ablam ise onun bu dediğine gülümseyip diğer eliyle de Cheng'in kafasını okşadı.
"Olur mu hiç öyle A-cheng? Tabi ki herkese yetecek kadar yapacağım."Sevinçle kollarımı havaya kaldırdım ve işte bu diyerek yumruğumu sıktım. Sınıf ise bize gülüşerek bakıyordu, o sırada Nie geldi.
"Beni de sayın lütfen, çok güzel yapıyorsun."Mutlulukla gülümsedim, ablam benim için bir anne gibiydi. Küçükken ailem ölünce, Cheng ile ablamın babası- Fengmian amca beni yanına almıştı. Madam Yuu ise beni kabul etse de hiç bir zaman anlayamamıştım.Madam Yuu'dan görmediğim anne şefkatini ablamdan görüyordum ve buna çok bağlıydım.
Hepimiz gülüşürken bahçeye çıktık ve o sırada ıslık sesi duyulmaya başladı. Ben ne olduğunu anlamadan köpek sesi duydum ve korkuyla hemen bahçede ki erik ağacına tırmandım.
Köpeği çağıranlara baktığımda bunun Wen Ruohan ve onun yandaşları olduğunu fark ettim. Onlar ise bana gülüyorlardı, sinirle tısladım.
"Çek şu köpeği Wen Ruohan! Yoksa elimde kalırsın" benimle birlikte Cheng, Nie ve ablam da ona öfkeyle baktı. Cheng bir şekilde köpeği kovmuştu yine de temkinli bir şekilde aşağı indim. Zaten birazdan da zil çalmıştı, bir birimize kötü bakışlarla içeri girmeye başladık.
Kapıdan geçerken Wen Ruohan'n ablama baktığını gördüm ve gördüğüm gibi de sinirle suratını yumruğu çaktım. Ve böylelikle kavga patlak verdi, herkes bir birine girmişti ki hocalar geldi ve bizi ayırdı.
Tabi ilk ben yumruğu attığım için cezaya kalmıştım fakat nedenini açıklayınca Wen Ruohan da benimle kalmıştı. İkimizin de velileri çağırılmıştı, işte şimdi Madam Yuu'yu çok sinirlendirdim. Sürekli başına bela açmam ile yakınıp duruyordu ki bu doğruydu.
Okulun kapısından bir adet "bu çocuk hiç akıllanmıyor" bakışları ile Fengmian amca ve " onu eve almamız yetmezmiş gibi başımıza bela açıp duruyor" bakışları ile Madam Yu girdi.
Gazabım mübarek olsun.