Ficool

Bir Vaegir Hikayesi

Hamza_Berk
7
chs / week
The average realized release rate over the past 30 days is 7 chs / week.
--
NOT RATINGS
62
Views
VIEW MORE

Chapter 1 - Bölüm 1 - Curaw

Svadya Krallığı görkemli günlerini geride bırakıp çöküş dönemine girmişti. Güneyde Uxhal ve Dhirim şehirlerini Rodoklara karşı kaybetmişler, Kuzeyde ise güçlenen Nord Krallığına karşı aciz duruma düşmüşlerdi. Svadya güç kaybederken, güneyde Rodoklar, kuzeyde ise Nordlar büyük güç kazanıyordu. Nordlar, Vaegir krallığından Curaw şehrini almıştı.

Bir zamanlar, refah içerisinde yaşayan, görkemli sofralarla ziyafetler veren Svadya lordları dahi artık sefaletten, utançtan, yenilmişlikten zelil ve rezil duruma düşmüşlerdi. Kral Harlaus dahi kendi ülkesine olan inancını yitirmişti. Lakin; genç, tecrübesiz fakat bir o kadar da akıllı ve cesur olan lord Dagbarox tüm bu yenilmişliğin içerisinde art arda kazandığı başarılarıyla göze çarpıyordu.

Dagbarox orta boylu geniş omuzlu, güçlü biriydi. Uzaktan görenler dahi heybetini farkederdi. İyi bir tahsil almıştı, aklı da bileği gibi kuvvetliydi.

Genç ve tecrübesiz bir lord olmasına karşın kısa süreli bir kuşatmanın ardından Knudarr kalesini fethetmiş ve Nordlara büyük bir darbe indirmişti.

Zafer kazanmak, Svadyalıların artık unutmaya başladığı bir şeydi. Bu fetih, Svadya halkını, lordlarını ve hatta kral Harlaus'u dahi oldukça heyecanlandırmıştı. Dagbarox, kısa süre içerisinde büyük bir şöhrete kavuştu. Çok geçmeden de Svadya'nın mareşali ilan edildi. Aslında kendisi mareşal olmak istemiyordu. İşin aslı lord olmak dahi istememişti. Lakin Dagbarox, kendi milletine ve toprağına aşık biriydi. İdealist amaçlarla kendi halkını, kendi toprağını korumak ve yüceltmek için lord olmayı kabul etmişti. Ve yine şimdi aynı sebepten ötürü istemese ve bu sorumluluktan korksa dahi mareşal olmayı kabul etti.

Dagbarox'un mareşal oluşunun ardından Svadya peş peşe galibiyetler kazanmaya başladı. Rodoklara kaptırdıkları Uxhal ve Dhirim şehrini yalnızca 3 yıl içerisinde gerisingeri fethettiler. Böylece Svadya kaybettiği bütün şehirleri geri almış oldu. Bu fetihlerle Rodokların belini kıran Dagbarox, daha fazla güneye inmek yerine gözünü kuzeydeki Nord tehlikesine dikmeye karar verdi. Nordlar, doğularında bulunan Vaegirlilere çok yoğun biçimde saldırıyorlardı. Vaegir'den Curaw şehrini almışlardı ve şimdi gözlerini Rivacheg şehrine dikmişlerdi. Kuzey denizindeki bütün liman kentleri Nordların elindeydi. Yalnızca Rivacheg bunun istisnasıydı. Rivacheg, Vaegirlilerin kıyıya açılan tek şehriydi.

Vaegir Krallığı da tıpkı Svadya gibi geçmiş günlerinde refah içerisinde yaşayan bir krallık iken, artık halkı açlıktan ölen bir sefiller ülkesine dönüşmüştü. Bunun sebepleri arasında hem düzenli Nord Akınları, hem Kuzey'in zorlu iklim şartları, hem savaşlarda alınan yenilgiler, hem de deniz yağmacıları, korsanlar ve haydut faalieyetleri etkiliydi. Vaegir Krallığı'nın Kuzey kısmının yegane geçim kaynağını Rivacheg şehrinden gelen ticaret yolu oluşturuyordu. Kıyı ticaretinden gelen pay, en azından halkın yemek bulacak kadar para kazanabilmesini sağlıyordu. Bunu bilen Nord Kralı Ragnar, Vaegir'in nefesini kesmek için Rivacheg şehri etrafına akıncılar yolluyor, kervanları yağmalıyor, ticaret yolunda güvensizlik yaratıyordu. Bununla beraber şehir çevresinde bulunan haydut ve korsan faaliyetlerini de el altından destekleyerek Rivacheg odaklı ticaret yolunu tamamen baltalamayı amaçlamıştı.

Dagbarox da gözünü Rivacheg şehrine dikmişti. Eğer Rivachheg şehrini Svadya'ya katabilirse, hem Svadya Kuzey denizine açılan bir limana sahip olmuş olacaktı, hem de Nordların doğuya doğru ilerlemelerinin önünü kesmiş olacaktı. Yalnız Rivacheg şehriyle Svadya arasında Nordların yeni fethetmiş olduğu Curaw şehri vardı. Bu yüzden Dagbarox önce Curaw'ı fethetmeyi planlıyordu. Lakin bu zordu. Çünkü Svadya hali hazırda Uxhal ve Dhirim şehirlerini Rodoklardan geri almıştı ve bunu yaparken oldukça büyük bir askeri zaiyat vermişlerdi. Hal böyleyken Dagbarox yine zekasını konuşturdu ve akıllıca bir plan yaptı. Gidip Vaegir Kralı Kral Yaroglek ile görüştü. Onlardan Curaw şehrini Nordların elinden geri alabilmek için askeri yardım istedi. Karşılığında ise Svadya ve Vaegir arasında 5 yıl sürecek bir barış ve ticaret antlaşması imzalanacaktı. Dagbaroks, Kral Yaroglek'in Nordlar yerine Svadyalıları sınır komşusu olarak isteyeceğini biliyordu. Zira Nordlar asla bir noktada durmayacak ve Vaegir Krallığının tamamını ele geçirene kadar yakıp yıkıp fethetmeye devam edeceklerdi. Lakin Svadya gerek coğrafi konumu gerekse politikaları nedeniyle böyle bir hamleye en azından kısa dönem için kalkışmayacaktı. Bu yüzden Curaw şehrinin Nordlardan Svadyalılara geçebilmesi için Kral Yaroglek, Dagbarox'a 1000 Vaegir nişancısı vererek büyük bir askeri yardımda bulundu.

Dagbarox, Vaegir'den aldığı nişancılar ve kendi Svadya şövalyeleriyle beraber Curaw şehrinin kasvetli duvarlarına doğru yürümeye başladı. Vaegir'in karlı dağlarında 3000 kişilik zırhlı ordu her bir adımında korku salarak, yeri titreterek Curaw'a yaklaşıyordu. Lakin Nordlar bu hamleyi bekliyorlardı ve şehri geri vermeye hiç hevesleri yoktu. Curaw şehrinin lordu, Nord mareşali Sencan elini havaya kaldırdı. Kalenin surlarındaki okçuların her biri yayını gerdi ve okunu hazırladı. Yalnızca düşmanın onlara birkaç adım daha yaklaşmasını bekliyorlardı. Dagbarox ordunun en önünde duruyordu, onun bu cesur tavrı onu, arkasındaki 3000 kişinin saygısına mazhar kılmakla kalmamış aynı zamanda orduya savaşmak ve kazanmak için delicesine bir coşku vermişti. Dagbarox arkasına dönüp orduya seslendi. " Ey ki kılıçlarıyla düşmanlarının yüreğine korku salan, şöhreti tüm Kalradya'ya yayılmış Svadya'nın cesur şövalyeleri, Ey ki oklarıyla zırhları delip geçen Vaegir'in karlı dağlarının yiğit evlatları! Ya bu kadim şehri Nord alçağının elinden alırız, ya da hepimiz burada ölürüz."

Ardından önüne döndü, muzaffer bir komutan edasıyla şöhreti kendi kadar yaygın olan kılıcını, Kara Excalibur'u kızıl göğe doğru kaldırıp gür sesiyle bağırdı "Hücum!"

Ordu, hücum emriyle beraber harekete geçti. Üç bin kişi, Curaw şehrinin kasvetli duvarlarına doğru ilerlemeye başladı. Aynı anda Sencan'ın havadaki eli yere indi ve surların uzerinden aşağıdaki ordunun üzerine yağmur gibi ok yağmaya başladı. Önden giden şövalyeler surlara merdiven dayamaya çalışıyorlardı. Arkadan gelen nişancılar ise kendilerine pozisyon bulup surlardan üzerlerine ok yağdıran nord okçularını vurup ok saldırılarını önleme gayretindelerdi. Vaegirli Okçulardan biri de Zafer'di. Zafer küçük bir Vaegir köyünde doğmuştu. Küçüklüğünden beri nişancılıkta mahirdi. Daha sonrasında orduya katıldığında, kısa süre içerisinde rütbe atlayarak Vaeagir nişancısı olma şerefine nail olmuştu. Ve şimdi amansız bir çatışmanın ortasındaydı. Gökten adeta üzerlerine ok yağıyordu. Zafer oklardan kaçınmak için kendine güvenli bir bölge arıyordu. Nihayet bir yer buldu. Surların bir miktar yanında kalan bu bölge, Nord okçularının en azından şimdilik kör noktasıydı. Zafer çöktü, heybesindeki zehri çıkardı. Okunu zehre bulandırdı ve dikkatlice nişan aldı. Yayı bıraktığında oku yıldırım gibi fırladı ve Nord okçularından birinin kalbini delip geçti. Kalbi delinen Nord dengesini sağlayamayıp surlardan aşağı düştü, çarpmanın etkisiyle bedeni bin parçaya ayrıldı. Atışından memnun olan Zafer hafif bir gülümseme ile art arda atışlara başladı, her attığı ok bir Nord askerinde delik açıyordu. Ki Vaegir nişancıları tüm Kalradya'nin en iyi okçularıydı. Geyik boynuzundan yapılan savaş yayları ve kanca temrenli oklarıyla karlı dağların kabuslarıydı onlar. Lakin bir sorun baş göstermişti. Çatışma saatlerdir sürüyordu ve okçuların bir kısmının okları tükenmişti. Okları tükenen nişancılar bellerinde bulunan kısa kılıçlarını çekip merdivenlerden yukarı çıkıp yakın mesafe çatışmaya giriyorlardı.Neyse ki savaşta baskın olan taraf Dagbarox'tu. Surların üzerindeki Nord okçularının hepsi aşağıdaki mahir nişancılar tarafından öldürülmüş, Nord savaşçıları ise kalenin iç taraflarına çekilmeye zorlanmıştı. Kalenin içinde durup savaşı yöneten Sencan, savaşı kazanamayacaklarını anladı ve yanında bulunan askerlerle beraber atlarına atlayıp Nordların başkenti olan Sargoth şehrine doğru at sürmeye başladı. Evet şehir Svadya'nındı. Dagbarox, Uxhal ve Dhirim'den sonra Curaw şehrini de fethetmişti. Svadya'nın muzaffer komutanı bir savaştan daha başarıyla ayrılmıştı ve artık Rivacheg şehriyle Svadya arasında başka bir şehir kalmamıştı.

Tabiki de Dagbarox Rivacheg şehrini henüz fethedemezdi. Çünkü Rivacheg şehri pratikte daha çok Nordların ve haydutların kontrolü altında bulunsa da, resmiyette hala bir Vaegir şehriydi ve Vaegir ile yaptığı sözleşme gereği 5 yıl boyunca barış içinde kalmak zorundalardı. Lakin yine de Dagbarox Rivacheg şehri üzerindeki Nord baskısını kırabilmek adına, Rivacheg etrafına ufak Svadya devriyeleri göndermeyi düşünüyordu. Bahanesi de liman kentinden gelen ticaret yolunu güvene almaktı. Bu yüzden oraya gönderdiği devriyeler Vaegirle yaptığı sözleşmeye bir tehdit unsuru oluşturmayı bırak aksine Vaegir'in işine geliyordu, zira Nord'ların da desteklediği haydut faalieyetleri yüzünden Rivacheg odaklı ticaret yolu büyük zarar görmüştü, Svadya devriyeleri eğer bölge güvenliğini artırırlarsa bundan en büyük menfaati Vaegir Krallığı görürdü. Ki zaten Svadya ordusu bu üç fetihin ardından bir savaş daha kaldıramazdı. Ordunun toparlanmak için zamana ihtiyacı vardı. Dagbarox da temelde bunu bildiği için rahatça Vaegir'le barış antlaşması imzalayabilmişti. Çünkü ordunun toparlanması için birkaç yıl gerektiğini ve bu birkaç yıl içerisinde yeni bir savaşa girmenin Svadya için hezimet olacağının farkındaydı.

Dagbarox biliyordu

"Barış dönemi yoktur, savaş ve savaşa hazırlık dönemi vardır"

5 Yıl Sonra

Dehşet bir tipi Bazeck köyünün üzerine vurmuştu. Göz gözü görmüyordu. Bir adam, sırtında yeni avlamış olduğu bir geyikle beraber tipinin altında yavaş yavaş köye doğru ilerliyordu. Sırtında yay ve okları vardı. Bu kişi Zafer'den başkası değildi. Curaw'ın fethinin ardından ganimetten oldukça iyi bir pay almıştı Zafer. Uzun bir süre gününü gün etti. Eğlenerek yaşadı. Çok da çapkın biriydi. Diyar diyar dolaşıp beğendiği kadınlarla beraber olurdu Nişancı Zafer. Lakin bir gün bir Vaegir yüzbaşısının karısıyla iş üstünde basıldı ve derhal ordudan atıldı. Zafer ordudan atıldığına üzülmemiş, idam edilmediğine sevinmişti. Şüphesiz idam edilmemesinin sebebi Curaw'da gösterdiği performanstı, belki kadınlarla zaman öldürmek yerine düzgün bir hayatı seçmiş olsaydı orduda yüksek mevkilere gelebilirdi lakin o bunu seçmedi. Ordudan atıldıktan sonra avcılık yapmaya başladı, oldukça da başarılıydı. Bir kaç farklı yerde yaşadıktan sonra Bazeck köyünde yaşamaya karar vermişti, Bazeck köyü Curaw'ın Kuzeydoğusunda yer alan orta halli bir köydü, Nordlar sık sık yağmaya geldikleri için köy halkı savaşmayı öğrenmek zorunda kalmıştı.

Üstelik, burası Zafer'in özel hayatı için de güzel bir yer sayılırdı. Birkaç defa farklı kızlarla samanlıkta basılmıştı, lakin köy halkı çok tepki vermemişti, tabi tepki vermemelerinin bir sebebi de Zaferden bir miktar korkmalarıydı, neticede eski bir askerdi ve nişancılıkta mahirdi. Hickimse onu düşman edinip de bir gece vakti yüzlerce metre uzaktan gelen bir okla suikaste kurban gitmek istemezdi.

Lakin köyde en çok korkulan kişi kesinlikle Zafer değildi. Hem en çok korkulan hem de saygı duyulan kişi Ayes'ti. Ayes oldukça heybetli, güçlü, kuvvetli, gözü kara, sevdiklerini korumayı seven bir adamdı.Büyük bir baltayla savaşırdı. Aslında savaşçı biri değildi. Lakin Nord baskınları yüzünden o da zaman içerisinde savaşmayı öğrenmek zorunda kalmıştı. Öğrenirken de bu alanda ne kadar yetenekli olduğunu keşfetmişti. Öyle ki baskına gelen Nordlar dahi onunla karşı karşıya gelmekten imtina eder olmuşlardı. Baltasını öyle güçlü savururdu ki, zırhlı bir adamı dahi ortadan ikiye bölerdi.

Ayes, Zafer Köye ilk geldiğinde onu pek sevmemişti. Üstüne, Zafer'in özel hayatıyla ilgili durumlar Ayes'i oldukça rahatsız etmişti. Lakin bir süre sonra ikili arasındaki buzlar erimeye başladı. Bir gün beraber ava çıktılar, uzunca konuştular, ikisi de savaşın ve ölümün ne olduğunu iyi biliyordu, birbirlerini anlayıp dost oldular...

Nihayet Zafer tipinin altında köye ulaşmayı başardı. Onu uzaktan gören Ayes yanına koştu, Zafer'in sırtındaki hayvanı aldı. İkisi beraber koşarak Ayes'in evine sığındılar. Zafer nefes nefese kalmıştı. Yola çıkarken bir tipiyle karşılaşacağını ummamıştı.

İkisi tam ateş başına geçip biraz ısınacaklardı ki bir anda yer titremeye başladı. Aynı anda yüzlerce ayak yere vuruyordu. Ayes ve Zafer birbirlerine baktılar. Ayes, yine Nordlar geldi. Çabuk silahını kap savaşa gidiyoruz dedi ve baltasını alıp dışarı çıktı. Zafer hali hazırda yorgundu lakin düşmandan kaçamazdı. Ok ve yayını aldı, dışarı çıktı. Lakin o da ne? Gelenler Nord değildi. Svadya askerleri geliyordu. En önde de Dagbarox vardı. Svadya ve Vaegir arasindaki barış antlaşması sona ermis ve Svadya civar köyleri yağmaya çıkmıştı...