Arabacının onu bıraktığı yerde taş kesilmiş halde durana kadar, Abigail mesajın talimatlarını izlerse tehlikede olabileceği aklına bile gelmemişti.
Ahşap binaya baktığında, korkusunu kadınsı bir gerginlik olarak değerlendirdi ve yalnız kalma fırsatının tadını çıkarmaya karar verdi.
Kahve çekirdeklerinin keskin kokusu burnuna dolarken sesi devasa binada yankılandı.
Seni bekliyorduk.
Siz Bay Grigffon musunuz?
Evet.
Daha fazla yaklaşma!
Sakin ol küçük hanım, sana zarar vermeyeceğiz.
Bırak onu!
diye bağırdı dev boğuk bir sesle.
Kolayca sinirleniyor.
Kimse onunla istediğimizi yapmamızı yasaklamadı!
Orada aptal gibi dikilme!
Onu yukarıda bulurlarsa, kavga çıkardığını söyleyebiliriz!
İşte şimdi yakaladım seni!
Ne güzel bir şapka!
Bir adım bile yaklaşma! Başını geriye attı.
Abigail, manşonu bileğine tutturan ve normalde ellerini kaybetmeden serbest bırakmak için kullandığı saten kurdeleyle boğuştu.
Dur!
Onunla ne yapacaksın?
Bir şey kaybettin.
Elbisesinin düğmelerini aç, Jack!
Memelerini hissetmek istiyorum.
Ona vurma, Jack!
Elbisesinin düğmelerini aç.
Acele et, Jack!
Sarışın konuşurken boynunda onun sıcak nefesini hissetti.
Bana ne yaptın?*